Gıda Güvenliği ve Helal Gıda konferansı Manisa’da düzenlendi. Kültür Sitesi Lale Salonu’nda gerçekleştirilen konferansa Manisa Vali Yardımcısı Sıtkı Zehin, CBÜ öğretim elemanları, sivil toplum kuruluşları üyeleri, çeşitli kurum ve kuruluşlardan yetkililer katıldı. Türkiye'de, belgelenen ürün sayısının 500 olduğunu, 450 bin civarında ürünün ise belgelenmeyi beklediğini söyleyen Dünya Helal Birliği Genel Başkanı Ahmet Gelir, “Helal gıda, İslam inancına göre yenmesine müsaade edilen gıdalardır. Yani içinde yasak katkı maddesi olan, dinen kullanılmasında mahsur olan bir malzemenin bulunmadığı gıda demektir. Bizim 12 yıldır birlikte olduğumuz bir teknik heyetimiz vardı. 2010 Şubat ayında resmi müracaatımızı yaptık Dünya Helal Gıda Birliği olarak kurulduk. Sonra baktık ki gıdanın dışındaki alanlar da insanları ilgilendiriyor. Bunlardan bazıları ise kozmetik, turizm ve temizlik ürünleridir. Onun için ismimizi 2 ay önce Dünya Helal Birliği olarak değiştirdik. Diğer alanlara girebilmek amacıyla bunu yaptık. Dünya Helal Birliği’nin merkezi Türkiye’de Bursa merkezlidir. Amerika, Rusya, Tataristan, Almanya, Danimarka, Romanya, Yunanistan gibi 17 ülkede temsilcimiz bulunmaktadır. 166 ülkede şube açmayı düşünüyoruz. Çalışmalarımız öncelikle gıdalardan ortaya çıkabilecek problemleri çözmektir. Eskiden gıdalar şimdi fabrikalarda üretildiği gibi üretilmezdi. Tarlada üretilip evde tüketilirdi. Ama ne zaman ki ticari meta olarak görünmeye başlandı. Gıda daha fazla rafta durması gereken bir malzeme haline geldi. Hızlı üretilecek ama uzun süre rafta kalacak. Uzun süre rafta kalabilmesi içinde koruyucu katkı maddelerinin fazlasıyla kullanıldığı bir alan oldu. Dolayısıyla bizim esas hedefimiz gıdaların insanlara dokunabilecek zararlarını ayıklamaktır. Temel çalışmamız budur. Ama inancımız gereği Müslüman olduğumuz için 2 milyarlık Müslüman dünyasının da bu ihtiyacını karşılamak istiyoruz” dedi.
“Lider olmayı düşünüyoruz”
Türkiye'de kendileri dışında Türk Standartları Enstitüsü’nün de Helal Gıda Belgesi verdiğini belirten Gelir, “Adına neden helal dedik, çünkü köydeki Ayşe teyzemize x7-5 gıda güvenliği desek onu da anlatmak için yeni bir çalışmaya ihtiyaç vardır. Helal dedikten sonra bunu İslam dünyasında anlamayacak kimse yoktur herhalde. Ezan ve şehadet gibi herkes anlayabilir. Ortak bir terimdir bu helal kelimesi. Biz de helal kelimesini bunun için kullandık. İlk kullanan da biz değiliz. Biz belki de Türkiye olarak geç kaldık. Malezya, Endonezya, İran bizden önce belli bir mesafe aldı. İnşallah bu konuda lider olmayı düşünüyoruz. İnsanımızın helal gıda konusunda bakışı son derece iyidir. İnsanımız evine helal götürdüğünü düşünüyordu. Tüketen de helal tüketiyoruz diyordu. Ya mahallesinde güvendiği birinden alıyor ya da aldığı yerden ciddi bir problem olmaz diye düşünüyordu. Ama bizim çalışma alanımızda bilgilendirme ve araştırma var. Bu yaptığımız faaliyette bilinçlendirme faaliyetidir. Ardından da bölgelendirme faaliyeti var. Türkiye’deki bütün ürünler için helal değildir diyemeyiz. En azından üreticimizin hakkına girmiş oluruz. Bütün gıdalarda risk var diyemeyiz. Cidden iyi niyetle üreten, kendi çocuğuna yedirmediğini üretmeyen bir saha üreticileri ile de karşılaşıyoruz ve bunların sayıları az değildir. Denetimin olmadığı bir yerde de güvenden bahsedilemez. Türkiye'de ortalama şu an 500 firmada helal gıda sertifikası var. Ama belgeleyeceğimiz ürün sayısı 450 bin civarındadır” dedi. 2 oturum şeklinde yapılan konferansta bazı öğretim elemanları ve yetkililer konuşma yaparak sağlıklı beslenme ve helal gıda adına bilgilendirmelerde bulundu.
