Manisa'da Bugün

ŞEHİT ÇOCUĞUNDAN BARIŞ ÇAĞRISI

GÜNDEM

Manisa’daki şehit çocuğu İbrahim Sagun, hükümetin başlattığı İmralı sürecine sahip çıkılmasını istedi ve provokasyonlara dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Evlerini, yurtlarını terör olaylarından dolayı bırakıp kaçmak zorunda kaldıklarını belirten Sagun, “Allah rızası için bu ateşi söndürmek için herkes bir tas da olsa su döksün bu ateşe” dedi.

Anaların ağlamaması ve PKK’nın silahsızlaştırılması ile Kürt sorununun çözüme kavuşturulması için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan talimatıyla hayata geçirilen “Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi”nin önemli bir ayağı olan İmralı görüşmelerine bir destek de Manisalı şehit çocuğundan geldi. Barış sürecine herkesin katkıda bulunmasını, toplumun bütün kesimlerinin bu ateşin sönmesi için su dökmesi gerektiğini belirten şehit oğlu İbrahim Sagun, “Türk’ü, Kürt’ü demeden herkesi yakan bu ateşin sönmesi için artık herkes elini taşın altına koymalı. Ülkemizde çok önemli siyasi gelişmeler yaşanıyor. Bizi heyecanlandıran, umutlandıran, kardeşçe bir arada yaşama arzumuzla örtüşen görüşmeler, açıklamalar yapılıyor” dedi.

 

“Evlerimiz, köylerimiz yakıldı”

Büyük acılar çektiklerini belirten Sagun, “Bizler büyük acılar çektik, birçoğumuz Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki olaylar sonucu doğduğumuz toprakları terk etmek zorunda bırakıldık. Ülkemizde 1984 yılından beri devam eden kanlı olaylarda 50 bin insan yaşamını yitirdi. Toplum olarak yaşadığımız tarifsiz acılar yaşıyoruz. Bir kuşak yok edilmiş, ülkemizin enerjisi, birikimi bu uğurda heba edilmiş, yaşanan kitlesel göçlerle halen devam eden sosyal sorunlar devam etmektedir. Bütün bunlar yaşanmış, ancak asıl hedef olan kardeş kavgası, iç savaş kışkırtıcılığı başarılamamıştır” dedi.

 

“Aynı safta namaza durmuyor muyuz?”

Türk’üyle, Kürt’üyle etle tırnak gibi olduğumuzu belirten Sagun, “Bir aradayız birlikteyiz.

Aynı mahallede, aynı apartmanda, aynı camide, aynı okulda, aynı kahvede aynı cenazede, aynı mezarlıkta omuz-omuza yan-yanayız. Yaşamın bütün alanlarında güven içinde kardeşçe geleceğe yürüyoruz. Hiçbir güç birlikte yaşama isteğimizi, bu ülkeyi birlikte geleceğe taşıma heyecanımızı öldürememiştir” dedi.

 

“Çanakkale’de yatanlara kimlik mi soruldu?”

Birlik ve beraberliğin bozulmasına izin verilmemesi gerektiğini belirten Sagun, “Türkler, Kürtler ve bu ülkede yaşayan bütün halklar bir arada kardeşçe yaşama arzundan asla ve asla vazgeçmemişler. Çünkü bizler tarihin her döneminde hep kader birliği yapmışız. Sarıkamış'ın Allah'u- Ekber dağlarında 90 bin askerimiz donarak şehit oldu, onlara kimliklerimi soruldu.

Bu ülkede Kürt-Türk ayrımı yapanlara soruyorum; Çanakkale'de şehit düşen 251 bin askerimiz etnik kimliklerine göre mi askere alındı. İsteyen çok yakın tarihimize ait Kıbrıs Barış Harekatı’nı da incelesin. Hepimiz bu vatan için savaşmış, birliği için bedel ödemişiz. İşte Türkiye gerçeği budur. Daha sonra ülkeyi politikacıların beceriksizliği, tutarsızlığı, gereksiz kaygı ve kurguları, öngörüsüzlüğü sonucu bölgeler ve halklar arasında ayrımcılığa gidilmiş, güzel vatanımız bölünmenin eşiğine kadar sürüklenmiştir. Şimdi ise, mevcut hükümet, bir arada eşit koşullarda yaşamının ekonomik, sosyal, kültürel koşullarını oluşturmak için ciddi mesafeler kaydetmiştir” dedi.

 

“Herkes elini taşın altına koymalı”

PKK’nın silah bırakması ve Kürt sorununun çözümü için herkesin sürece destek vermesi gerektiğini belirten Sagun, “Öte yandan ülkemizdeki bu iç kanamayı durdurmak adına, olayın muhataplarıyla bir dizi görüşmelere başlamıştır. İşte bundan dolayı diyoruz ki; Herkes elini taşın altına koysun. Altında ezildiğimiz, yok edildiğimiz bu ağır kayayı hep birlikte kaldırıp tarihin derinliklerine atmalıyız. Milletimizin içini acıtan bu acıların bitmesi için herkesi sorumluluğa davet ediyor herkesten duyarlılık bekliyoruz. Siyasi hedefi olmayan, birer kan davasına ve kardeş kıyımına dönüşen şiddet odaklı olayların toplumumuzda yarattığı travmayı en kısa sürede aşmak ve bu süreçten zarar görmüş herkesi maddi, manevi onarmak, ülkemize kazandırmak zorundayız. Bunun için şiddet iklimini besleyen, ayrıştırıcı bütün söylem ve eylemlerden, süreci zora sokacak davranışlardan kaçınılmasını istiyoruz. Yaşadığımız sorunların, çektiğimiz tarifsiz acıların tek çözümü merkezi Türkiye Büyük Millet Meclisidir.

Ülkemizdeki bütün siyasetçilerin ve sivil toplum örgütlerinin bu acı feryatların dinmesi için, bilgilerini, tecrübelerini, tepkilerini cesaretle ortaya koymalarını, süreci desteklemelerini bekliyoruz” dedi.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.