Manisa'da Bugün

BU ÇAĞRI HER PARTİYE

SİYASET

AK Parti Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ sivil anayasa çalışmalarını değerlendirdi, Türkiye’nin anayasa serüvenini hatırlattı. Özdağ ‘darbe anayasası’ olarak bilinen 12 Eylül 1982 anayasası için yapılan referanduma ilişkin de çarpıcı açıklamalar yaptı.

Milletimizin büyük işler yapması için mazisinden yola çıkması gerektiğini ve bunun da ancak vatanı bir ibadet aşkı ve şevkiyle sevmekle mümkün olabileceğini ifade eden Özdağ “Unutmamak gerekir ki bu güzel vatan belli bir zümrenin değil, aksine hepimizindir.” dedi.

1921 sivil, 1961 darbe

“Türkiye’nin, 1921 anayasası sivil bir anayasaydı. Bugünkü anayasa için de örnek alabiliriz… Bence çağın ihtiyaçlarını giderme noktasında çok ileride olan bir anayasaydı 21 anayasası” diyen Özdağ, “Cumhuriyeti kuran irade, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’le beraber Mehmet Akif Ersoy’lar, Kuşçubaşı Eşrefler, Kazım Karabekirler, Fevzi Çakmaklar bu isimlerle beraber özellikle sivil yapı, askeriyle, mollasıyla, hem medresesi hem aydınlarıyla beraber bir meclis vardı. Bu meclis bir anayasa yapmıştı. O günden beri bir sivil anayasa yapamadık. 1924 anayasası biraz olağanüstü bir hali yansıtıyordu. 1961 zaten darbe mahsulüydü” dedi.

Anayasa referandumu

Sözlerine, “1982 anayasası da maalesef sözde halkın oyuyla, iradesiyle kabul edildi” diye devam eden Selçuk Özdağ, o yıllarda, cezaevinde olduğunu belirterek, çıktıktan sonra arkadaşlarından duyduklarını şöyle anlattı: “Ben çıktıktan sonra tutuklanan arkadaşlarım şunları anlattı; ‘Biz sandığa gittik oy vermek için. İçeriye girerken nereye gidiyorsun diye sordular. Mavi ve beyaz oy pusulaları dışarıdaydı. Bir tanesini al dediler. Ben de maviyi almak istedim, beni çektiler dövdüler. İçerde zaten sadece beyaz vardı’ dediler. Bilindiği gibi, 1946 seçimleri tarihe ‘sopalı seçim’ olarak geçmiş ve oy kullanmaya gelenler CHP’ye oy vermemişse dayakla cezalandırılmıştı. 1982 anayasası için düzenlenen referandum da bir yanıyla ‘sopalı referandum’a dönüşmüş.”

 

İhtilal değil darbe

 

Özdağ, “Şimdi, 1982 anayasası da bu şekilde yapıldı” diyerek anayasa değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Ardından 2010 yılında anayasa referandumuna gittik. 1982 anayasası kısmen siviller tarafından değiştirilmiş ve artık yamalı bohçaya döndürülmüştü. Burada anayasayı kim yaparsa onun ruhunu taşır. Maalesef 1960 ve 82 anayasalarını darbeciler yapmıştır. Özellikle darbeciler sözcüğünü kullanıyorum. Buna ihtilal diyorlar ama ihtilalleri halk yapar. Fransız devrimi bir halk ihtilalidir, İran devrimi bir halk ihtilalidir. Halk yapar, irade de ona tabi olur. Türkiye’de ise darbe yapılmıştır. Onun kokusu, onun korkusu taşınmıştır. Bugün sivil bir anayasa yapacağız inşallah 24. dönem parlamenterleri olarak. Bu anayasayı ilk defa 1921’den sonra siviller yapacak…”

Ülkücülük bir ideal ve yaşam biçimidir

“Bizim için Ülkücülük, İslam’ı hayat nizamı olarak seçen, bu nizamı tavizsiz bir şekilde yaşamaya çalışandır” diyen AK Parti Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ; “Ülkücü Türk olmanın gururunu faziletiyle bütünleştiren, Türk-İslam Ülküsü'nü yaşayandır. Günü birlik siyasi menfaatleri aşarak, asırlar sonrasını görebilen ve asırlar sonrası için hazırlık yapan insandır. Allah için seven, Allah için savaşan, Allah'ın rızasına koşan, Allah Nizam’ı için yanan, Allah için kahramandır. Semalarda dalga dalga yayılan ezan susmasın diyerek toprağın kara bağrına düşen candır. Kimi zaman derviş Yunus, kimi zaman Yavuz, kimi zaman surlarda sancak elinde Ulubatlı Hasan'dır. "Ben" i aşarak, "Biz" diyerek  nefsini kör kuyulara, çıkarmamak üzere atandır. Dağlarıyla, taşlarıyla, ırmaklarıyla, ovalarıyla ve yollarıyla bir kara parçasını vatan yapandır. Türklük deyince 300 milyonluk Türk İslam dünyasını kucaklayan, anne şefkatiyle evlatlarını bağrına basan; kimi yerde Kıbrıs, Kırım, Kırgız; kimi yerde Bişkek, Bakü, Kerkük, Doğu Türkistan. Ve Türkün olduğu her yerde… En zor şartlarda, en buhranlı zamanlarda, en müşkül alanlarda, Türk'e yol gösteren,akıl veren, umut olan Dede Korkut dur.”

Dosta düşmana karşı kenetlenmeliyiz

“Milletimiz şanlı mâzisinden yola çıkarak daha büyük işler yapmalıdır. Bu da ancak vatanını bir ibadet aşkı ve şevkiyle sevmekle mümkün olur” diyen Özdağ açıklamalarına şu şekilde devam etti; “İyi ve kötü günlerimizde,dosta düşmana karşı sımsıkı kenetlenmeliyiz. Böylelikle düşmanımızı çatlatmış, dostumuzu sevindirmiş oluruz. Başarı ancak milletçe tek yumruk olmakla kazanılabilir. Peygamber Efendimizin dediği gibi: “Vatan sevgisi imandandır.” Şayet vatanımıza ve milletimize husumet besliyorsak imanımızı bir kez daha gözden geçirip tazelememiz lâzımdır. Unutmamak gerekir ki bu güzel vatan belli bir zümrenin değil, aksine hepimizindir. Bu gemiyi batırırsak, istisnasız hepimiz suya gömülmüş olacağız İnşallah birbirlerini düşman kabul eden bir yapıdan, birbirini dost kabul eden bir yapılı bir anayasa oluşturacağız. Onu yapmak da bizim boynumuzun borcu. Dünya her geçen gün özgürleşmeye, demokratikleşmeye gidiyor. Bizim hedefimiz de ileri demokrasi. Türkiye eğer zenginleşecekse, dünyayla entegre olacaksa, geçmiş birikimlerinden faydalanacak, tarih şuuruyla, kültürel şuuruyla, diliyle, diniyle barışacaksa bu anayasa ile olacak. Bu anayasa bizim emperyalist değil emperyal politikalar izlememizi sağlayacak. Yani bölgesinde gücüyle kendini kabul ettiren değil de hoşgörüsüyle, ekonomik ve demokratik gücüyle kendini kabul ettiren bir ülke olacaktır. Bunu da yapmaya başladık. Tüm siyasi partilerin seçim vaatlerinde yeni bir anayasa vardı. Her partiyi de ipe un sermemeye, yerim dar dememeye çağırıyoruz.”

 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.