Manisa'da Bugün

ERKAN AKÇAY DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI AKP'NİN FETVA BÜROSU GİBİ

SİYASET

Plan ve Bütçe Komisyonunda Diyanet İşleri Başkanlığının 2014 yılı bütçesi üzerine konuşan MHP Manisa Milletvekili Erkan AKÇAY AK Parti hükümetini eleştirdi.

 Plan ve Bütçe Komisyonunda Diyanet İşleri Başkanlığının 2014 yılı bütçesi üzerine konuşan MHP Manisa Milletvekili Erkan AKÇAY, “ Diyanet İşleri Başkanlığının yönetmeliğinde değişiklik yapılarak Din İşleri Yüksek Kurulunun görev çerçevesine “Güncel talep ve ihtiyaçlar doğrultusunda, dinî konularda karar vermek.” İbaresi eklenmiştir. Bu değişiklikle Din İşleri Yüksek Kurulu dinle bağlantılı gördüğü her güncel ve hatta siyasi konuda görüş verebilecektir. Kurulun görev tanımındaki bu mahiyet, Kurulu AKP’nin veya bir siyasi iktidarın âdeta bir din bürosu, fetva bürosu hâline getirecektir.” dedi.

AKP döneminde Diyanet İşleri Başkanlığının siyasalaştığını söyleyen MHP Manisa Milletvekili Erkan AKÇAY, “ Siyasi iktidarın yönlendirmesinde olan Diyanet İşleri Başkanlığı son yönetmelik değişikliği ile hükümetten gelecek her talep karşısında görüş verebilecektir. Din istismarı üzerinden toplumu yönlendirme gayreti bu yönetmelikle hukuki zemine oturtulmaya çalışılmaktadır. Bu durum deyim yerindeyse “dinin siyasallaşması” sürecine yönelik bir uygulamadır. Bu uygulama karşısında ister istemez aklımıza şu soru geliyor: Acaba Din İşleri Yüksek Kurulu, AKP’nin din istismarı üzerinden toplumsal kutuplaşmalara sebep olan faaliyetlerine karşı da bir görüş bildirecek midir, bildirebilecek midir? Diyanet İşleri Başkanlığı yüce dinimizi siyasallaştırma girişimleri hakkında ne düşünmektedir, doğrusu merak ediyoruz.” dedi.

AKP’li bazı bakan, milletvekili ve yöneticilerin Başbakan Erdoğan üzerinden Yüce Dinimizi yozlaştırmasına Diyanet İşleri Başkanlığının sessiz kaldığını söyleyen MHP Manisa Milletvekili Erkan AKÇAY, “ Avrupa Birliği Bakanı Sayın Egemen Bağış’ın şu sözlerine yönelik de Diyanet İşleri bir açıklama yapabilir mi acaba? Diyor ki: “Ülkemizde eğer Urfa şanlıysa Antep gaziyse Maraş kahramansa Rize, İstanbul ve Siirt de mübarektir yani kutsaldır çünkü bu 3 şehir Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük liderinin doğmasına vesile olmuştur.” Şimdi, her konuda dinen görüş ve fetva verme eğilimi var ya Sayın Başkanın ve Başkanlığın. Acaba siz de bu 3 güzide şehrimizin mübarek şehirler olduğunu düşünüyor musunuz veya bu ne anlama geliyor? Yine, 10 Haziran 2013’te aynen şöyle diyor Bağış: “ Tayyip Erdoğan, Rabbimizin bu millete, bu ülkeye, insanlığa gönderdiği bir müjdedir.” Biz bugüne kadar Peygamber Efendimizin insanlığa bir müjde olarak gönderildiğine inandık, söyledik ve böyle bildik. Peki, siz Bağış’a hak veriyor musunuz? Sağlık Bakan Yardımcısı Agâh Kafkas 19 Mayıs 2013’te Çanakkale’de “2015 yılında hastaneyi tamamlamayı hedefliyoruz.” diyor ve devam ediyor: ”İnşallah ihale tamamlanıp temel atılırken müteahhitle oturup bir pazarlık da yaparız. Bu Başbakanımızın sünnetidir ya…” Yani müteahhitle oturup pazarlık yapmak Başbakan’ın sünnetidir diyor. “Başbakanın sünneti” ifadesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Yine, AKP’li bir ilçe belediye başkanı 2010’da aynen şunları söylemiştir: “Allah Başbakanımızı bizim başımıza nasip ettiği için her gün iki rekat şükür namazı kılmamız gerekir.” Yine, AKP’li il genel meclisi üyesi ve il başkanlığı yapan bir şahsiyet de “Başbakanımız bizim için âdeta ikinci peygamber gibidir.” ifadesini kullanmıştır. AKP’li bir milletvekili “ Başbakana dokunmak bile ibadettir.” ifadesini kullanmıştır. Denizli’de camii avlularında dağıtılan bir şiirde “Tayyip’i üzmek Allah’ı üzmektir.” ifadeleri kullanılmıştır. Tabi, bazı başka söylenen şeyleri de tabii burada ifade etmeye dilim varmıyor. Her konuda fetva veren Diyanet İşleri Başkanlığı acaba yüce dinimizi yozlaştırmaya hatta küfre varan AKP’lilerin bu ifadeleri karşısında neden sessiz kalmaktadır? diye sordu.

Diyanet İşleri Başkanlığının iktidarın siyasal projelerinin bir parçası olamayacağını söyleyen MHP’li AKÇAY, “ Diyanet İşleri Başkanlığı AKP’nin siyasal projelerinin bir parçası haline gelmiştir. Bu da tamamen şu anda görev başında olan Diyanet İşleri Başkanından kaynaklanmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı kendi işini sahiplenmeli ve Türk milletinin dinî istismar ve kutuplaşmasının önüne geçmelidir. Ancak, üzülerek ifade etmeliyim ki, Diyanet İşleri Başkanı siyasi iktidara hizmet etmeyi âdeta şiar edinmiş bir şahsiyettir. Diyanet İşleri Başkanı Hükûmetin, iktidarın neredeyse her töreninde bir duahan gibi arzıendam ediyor. En son Marmaray açılışında gördük, kendisi dua ettirdi. Dua ederken “Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucuları” diyerek neden genelleme yapılmıştır? Mustafa Kemal Atatürk’ün adı neden zikredilmemiştir? Doğrusu merak ediyoruz.” dedi.

Diyanet İşleri Başkanının etnik temelli bölücülük sürecine yardımı bırakıp camilerde yakılan Kur'an-ı Kerim’ler ile, Büyükşehirlerde apartman altında türeyen kilise evlerle, kilise yapılan camilerle, altı meyhane yapılan camilerle ilgilenmesi gerektiğini söyleyen MHP Manisa Milletvekili Erkan AKÇAY, “AKP 2004 yılında imar kanunundaki cami ibaresini ibadet yeri olarak değiştiriyor, hükümetin yandaşı Zaman Gazetesinin haberine göre 2004-2005 yılları arasında yani sadece bir yıl içinde apartmanların altına 25 bin kilise ev açılıyor, buralarda misyonerlik faaliyetleri yapılıyor. Diyanet İşleri Başkanı neden ağzını açmıyor? 31 Aralık 2012 tarihinde yani yılbaşı gecesinde Adana İncirlik Üssündeki camiye ABD askerleri ayakkabılarıyla girmiş, içki içmiş hatta Kur’an-ı Kerim’i parçalamışlardır. Olay Genelkurmay tarafından da doğrulanmıştır. Bu gelişme karşısında Hükûmetiniz ve Diyanet İşleri neden tepkisiz kalmıştır? Başbakan Erdoğan ve AKP Hükümeti; Hristiyanlara İzmir Alaçatı Pazar Yeri Camiinde ibadet yapma iznini verip AB ilerle raporunda bununla övünürken Diyanet İşleri Başkanı neden bir kelam etmemiştir? Başbakan Erdoğan Irak’ta 1,5 milyon insanın ölümüne neden olan onbinlerce kadına tecavüz eden, camileri havaya uçuran ABD askerleri için dua ederken Diyanet İşleri Başkanı ‘ dur bir dakika, sen Müslümanları katleden, Müslüman kadınların ırzına geçen Hristiyan katiller için nasıl dua edersin’ diye neden itirazda bulunmamıştır? Yunanlılar, yaklaşık 4 bin soydaşımızın yaşadığı Rodos Adası’ndaki 27 camiden 26’sının kapısına kilit vurmuştur. Rodos’taki İbrahim Paşa Camisi ise sadece cuma günleri ibadete açıktır. Cami müezzininin minareden ezan okumasına dahi müsaade edilmemektedir. Yunanlılar camilerimizin kapısına kilit vururken Türkiye’deki kiliseleri onarıp Rumların ibadetine açan siz değil misiniz? Rodos’taki Osmanlıdan kalan cami meyhane yapılıp burada içki içilmektedir. Bunu Dışişleri Bakanı Davutoğlu bu camiyi Rodos ziyaretinde bizzat görürken, Diyanetin bağlı bulunduğu Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ve Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez bu olayı bilmektedir. Ama ne hikmetse Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez bu olayı görmezden gelmektedir. Yunanistan’da İstanköy’deki Türk Defterdar Camisi sadece Cuma günleri ibadete açık olup caminin bir kısmı alışveriş merkezi, avlusu da kahvehane yapılırken sessiz kalan siz değil misiniz? Yunanistan Kavala’daki İbrahim Paşacamii Aya Nikola Kilisesine dönüştürülürken Türkiye’de kilise açan siz değil misiniz? Yunanistan’da yaşayan soydaşlarımızın ibadet hakkı gasp edilirken Sümela Manastırını onararak ibadete açan siz değil misiniz? 9 Haziran 2013’te, Rum cemaatin olmadığı Niğde’de Rum kilisesi açan siz değil misiniz? Rodos’ta Türkçe eğitim veren okul kapatılıp, Türkçe eğitim yasaklanırken, Batı Trakya’da 13 Türk okulu kapatılırken eş zamanlı olarak Gökçeada’ya Rum okulu açan siz değil misiniz? Diyanet İşleri Başkanlığının bütün bu gelişmelere söyleyecek sözü mutlaka olmalıdır ve dolayısıyla, yüce dinimize karşı yapılan bu saldırılara ve misyoner faaliyetlere karşı da uyanık olmalı ve Müslümanları da bu konuda bilinçlendirmelidir.” dedi.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.