Manisa’nın dağ gibi sorunları ortada dururken, bu açıklamalar gündem saptırmaktan başka bir şey değildir.
Halkın gündemi bu değildir. Vatandaşın gündemi; zamdır, yoksulluktur, yolsuzluktur, savaştır, terördür.
Manisa’da 4,20 lira olan üzüm fiyatı, 2,80 liranın altına düşmüştür. Zeytin hasadı daha başlamadan, fiyatlar dibe vurmuştur. Manisa’da pamuk ekimi azalmıştır. Bunlara rağmen çiftçinin aldığı mazotun fiyatı 4 lirayı geçmiştir.
Manisa’da İşyerleri bir bir kapanmaktadır. İşsizlik sürekli artmakta, üniversite mezunları diplomaları elinde evlerinde oturmaktadır.
Çaldağında orman katliamı yapılmaya devam ediliyor, Gediz nehrinde kirliliğin arttığını, balık tutmanın hayal olduğunu en yetkili kişiler söylüyor.
En önemlisi ise AKP’nin Meclise yeni dayattığı “Bütünşehir” kanun tasarısı ile 68 belde belediyemiz kapatılacak, 864 köyümüzün tüzel kişiliği kaldırılacaktır. Bir gecede şehirli yapılan köylülerden, artık şehirde yaşıyorsunuz denilerek ek vergiler, altyapı yol katılım payı için para alınacaktır.
Ama ne yazık ki, AKP Milletvekilleri için ortalık güllük gülistanlıktır. Manisa’nın AKP Milletvekillerinin bu sorunları çözme kudretleri olmadığı için, insanlara saldırarak, çayı kuru üzümle için diyerek basında boy göstermeye çalışıyorlar.
Ama bunların Manisa’ya hiçbir yararı yoktur. Kavgadan medet ummak doğru bir siyaset tarzı değildir.
AKP Milletvekillerine sesleniyorum;
İstediğiniz köyde, beldede, ilçede halkın huzurunda sorunları tartışalım. Manisa Milletvekilleri olarak gelin, Manisa’nın ülkenin, işçinin, çiftçinin, esnafın, sanayicinin, emeklinin sorunlarını konuşalım.
Elektriğe, doğalgaza, benzine, mazota yapılan zamları konuşalım. Vatandaşın sırtına yüklenen vergileri konuşalım. Lüks yatlara KDV’siz, ÖTV’siz mazot veren AKP’nin, çiftçiye neden ucuz mazot vermediğini konuşalım.
Savaşın eşiğine getirildiğimiz Suriye’yi konuşalım. Kim haklı kim haksız, buna halk karar versin.
Ben Manisa Milletvekiliyim. Manisa’da yaşayan herkesin Milletvekili olarak, Yüce Meclis çatısı altında, halkımın verdiği bu onurlu görevi layıkıyla yerine getirmeye çalışıyorum. Kimseyi ayırmadan, ötekileştirmeden, her yurttaşa eşit davranıyorum. Ülkemin yetiştirdiği kim olursa olsun tüm değerlerine sahip çıkıyorum. Tüm Milletvekillerinin de aynı hassasiyeti göstermesini istiyorum.
Nazım Hikmet bu ülkenin yetiştirdiği en büyük şairdir. Kurtuluş Savaşı destanını yazan tek şairdir. Nazım Anadolu’dur, Türkiye insanıdır. Halkın gönlünde taht kurmuş daha birçok değerimiz vardır. Mehmet Akif’te, Nazım’da, vatan sevdalısı ozanlardır. Hacıbektaş’da, Mevlana’da birlik olmanın simgesidir. Kim olursa olsun yetiştirdiğimiz bu değerlere sahip çıkmalıyız
Nazım Hikmet, Anadolu topraklarında yaşayan herkesin birlik beraberlik ve barış içinde ve özgür yaşama isteğini “Yaşamak, bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” dizesiyle düşüncelerimize yıllar önce tercüman olmuştur. Kardeşçe yaşadığımız ormanda, toplumun arasına nifak sokan, ayrıştırıcı, bölücü “bir kara çalı” olmaya kimsenin hakkı yoktur.
Zaman düşmanlık zamanı değildir. Birlik ve beraberlik zamanıdır. Çünkü, Türkiye’yi daha ileri taşımanın yolu, geçmişin siyasi bağnazlığından kurtulmakla mümkündür.”