Manisa'da Bugün

MUHALEFET İMRALI GÖRÜŞMELERİNİ DEĞERLENDİRDİ

SİYASET

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı ile Kürt sorununun çözümü ve PKK’nın silahsızlaştırılması için başlatılan “Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi” tüm hızıyla devam ediyor. Projenin yeni bir ayağı olarak başlayan İmralı görüşmeleri CHP’den destek, MHP’den ise tepki aldı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan talimatı ile başlayan Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi kapsamında başlatılan İmralı görüşmelerinin yankıları sürüyor. CHP Manisa İl Başkanı

Cahit Kaplan, “Biz sorunun bir parçası olmanın ötesinde, çözüme katkı koyan bir siyasi duruş izliyoruz. Biz de artık analar ağlamasın diyoruz” sözleri ile süreci desteklerken MHP Manisa Merkez İlçe Başkanı Engin Kabadağ ise, “MHP olarak terörle müzakere değil, mücadeleden yanayız. Müzakere demek terörü kabul etmek demek biz müzakereyi değil mücadeleyi destekleriz” dedi.

 

“İmralı ilk değil”

İmralı görüşmelerinin ilk olmadığını belirten CHP Manisa İl Başkanı Cahit Kaplan, “Birincisi AKP hükümeti bu görüşmeleri İmralı ile yeni yapmıyor. Bu süreç aslında çok eskiye dayanıyor. AKP tarafından Oslo görüşmeleri olarak gizli yapılan görüşmeler. Elbette Türkiye’de Kürt sorunu sadece bugüne has bir sorun değil. Toplumların birlikte yaşama iradelerine, arzularına, kendi kültürel kimliklerini yaşatma çaba ve gayretlerine her zaman saygı duyulması gerekir. Hiç kimsenin etnik kimliği, mezhepsel kimliği, dini, dili, ırkı dikkate alınmadan herkesin eşit koşullar içerisinde, eşit yurttaşlık koşulları içerisinde yaşamasını sağlamak hepimizin önemli sorumluluklarından ve görevlerinden bir tanesidir. Ancak parlamenter demokratik sistemlerde bu gelişmeler gizli görüşmelerin ötesinde yapılmalıdır. Eğer bir sorun var ise bu sorunun çözümüne dönük bir irade var ise bu ortak akılla ve ortak mutabakat ile gerçekleştirilmesi gereken bir meseledir. Herkesin bireysel hak ve özgürlüklerini, demokratik koşulların yaratıldığı ve ifade özgürlüğünü sonuna kadar kullandığı kendi kültürel kimliklerini yaşatma gayretlerini dikkate alarak bir toplumsal uzlaşı, toplumsal mutabakatın mutlaka yapılması gerekir. Bizim önerimiz daha önce CHP olarak 1989 yılından başlayarak birkaç kere bu sorun ve bu sorunun çözümüne yönelik CHP’nin önerilerini ve projelerini ortaya koyduk. Ancak gelinen nokta o günden bugüne gelinen noktada bir arpa yol alınamadı. Hatta CHP böyle bir sorunu tespit edip ve böyle bir sorunun çözümüne yönelik bir uygulama projesi, bir düşünsel değerlendirme ortaya koyduğunda o zaman CHP’yi vatan haini ilan ettiler. Şimdi gelinen noktada AKP iktidarının ‘ben yaptım oldu’ anlayışı, kaygımız odur ki önümüzdeki süreçte barışa katkı sağlayacak bir süreç değildir” dedi.

 

“Sürece herkes dahil edilmeli”

Görüşmelere her kesimin dahil edilmesi gerektiğini belirten Kaplan, “Bir görüşmeler zinciri oluşturmak istiyorlar ise, ki AKP hükümeti böyle bir iradeye yakındır, bizim önerimiz parlamentoda grubu bulunan bütün siyasi partiler, hatta grubu bulunmayan siyasi partiler de hatta bunun üstüne demokratik kuruluşların, kitle örgütlerinin, sivil toplum kuruluşlarının bu anlamda bir mutabakata düşüncelerinin paylaşıldığı ortak aklın oluşturulduğu bir çözüm noktasıdır. Biz ülkede var olan bir sorunun ki sadece bu sorun değil tüm sorunlarla ilgili Cumhuriyet Halk Partisi olarak halkla birlikte bunun tartışılarak, değerlendirilerek yapılması gerektiği inancında ve kararlılığındayız. Ancak bir başka kaygım daha vardır ki, emperyalizmin kucağında büyüyerek onlara hizmet eden bir anlayışı ortaya koyarak, onların kucağında beslenen bir örgütle kan dökerek bu problemlerin çözülmesi mümkün değildir. Mutlaka biran önce silahlar susmalı ve herkes düşüncelerini açıkça ifade etmelidir. Yani bundan sonraki süreç sorunun bir parçası olarak yaşamak değil çözüme katkı koyan bir iradenin hakim olmasını sağlayacak siyasi duruşa ihtiyaç vardır” dedi.

 

“Herkes metanetli olmalı”

Süreç içerisinde herkesin metanetli olması gerektiğini belirten Kaplan, “Herkesin metanetli olması gerekir. Herkesin bu sorunun çözümüne katkı sağlayacak bir duruşunun olması gerekir. Ancak AKP’nin izlediği bu politika bize göre doğru bir politika değildir. Kendi içerisinde çelişen ve kendi içerisinde tutarsızlıkları olan bir politikadır. Önceleri Apo’ya ‘Bebek katili Apo’ deyip, sonra ‘Sayın Öcalan’ deyip, sonra da artık ‘Apo’ ismini kullanmaktan imtina edip İmralı görüşmeleri adı altında halkın özgürce konu hakkında bilgi sahibi olmasının ötesinde bir algı yönetimiyle bunu oluşturmaya çalışan düşünce doğru değildir. Bizler parlamentoda CHP, AKP, MHP ve BDP’nin de mutlaka bir mutabakat içerisinde olmamız gerekir. Toplumsal çoğunluğu yakaladık, milli iradeyi CHP, AKP ile birlikte % 75’ini temsil ediyor algılaması, biz yapalım olsun algılaması doğru bir algılama değildir. Çünkü demokrasi bazen eşitler arasındaki dengeler ise de çoğu zaman da azınlığın hakkını koruyan bir iradenin mutlaka ama mutlaka parlamentoda hakim olması gerekir. Demokrasinin temel kurallarından bir tanesi de budur. O nedenle biz bu süreci böyle bir pencereden bakarak böyle bir değerlendirme yapıyoruz. Şunu da ifade etmek isterim ki CHP sorunun bir parçası olmasının ötesinde, çözüme katkı koyan bir siyasi duruş içerisindedir. Ve biz arzuluyoruz ki güzel, mutlu, zengin, herkesin barış ve kardeşlik türkülerini birlikte söylediği bir coğrafyada geleceğe umutla bakan güzel ve demokratik bir ülkeyi hep beraber kuralım” dedi.

 

“Bu süreç AKP’nin kendi tercihidir”

Kaplan, “Bu süreç AKP’nin kendi tercihidir. Ama genel olarak biz bu ülkede artık anaların ağlamaması, hiç kimsenin gözyaşı dökmemesi için mücadele ediyoruz. Orada analar ağlarken burada da analar ağlıyor. O nedenle biz bir toplumsal barış bir toplumsal mutabakat istiyoruz. Hiç kimseyi dini, mezhebi, etnik kimliği nedeniyle ayırmayan bir sosyal demokrat, bir yurtsever duruş, birlik ve beraberlik içerisinde ülke bütünlüğünü de koruyarak demokratik haklarımızı sonuna kadar kullanılmasını sağlayacak bir yönetim anlayışının olmasını istiyoruz. AKP siyasi çıkarları doğrultusunda, diğer siyasi kesimlerin hepsini görmezden gelerek böyle bir süreci ben yaptım oldu anlayışıyla yürütmeye çalışıyor. Ve bunun doğru olmadığını ifade etmek isteriz. Sürece destek vermeyenlerinde çekincelerini dinlemek gerekiyor. Onlarında kendilerine göre değerlendirmeleri vardır. Ama bizim isteğimiz herkesin mutabakat içinde olduğu bir duruş gösterilmesidir. Vazgeçilmez bir konu var ki, hepimizin temel arzusu barış ve kardeşlik içerisinde birlikte yaşama koşullarının oluşturulmasıdır. Bunu yapmak zorundayız” dedi.

 

“Müzakere değil mücadeleye varız”

Görüşmelerden dolayı iktidarı eleştiren MHP Manisa Merkez İlçe Başkanı Engin Kabadağ ise, “Adalet ve Kalkınma Partisi 2002 yılında tek başına iktidara geldi. O dönemden beri özellikle terör konusu ve dış politikada maalesef teslimiyetçi bir politika izledi. Bu anlamda tabi ki son dönemlerde bu teslimiyetçi politikanın bir tezahürü olan İmralı canisiyle görüşmeler önce reddedildi. Görüşmedik denildi. Sonra devlet görüştü denildi. Ama en sonunda görüştükleri ortaya çıktı. Tabi bu Türk milleti ve bizler için son derece olumsuz bir tavırdır. Bu Türk milletini rencide eden bir tavırdır. Çünkü 30 seneyi aşkın bir süredir bu terör belasıyla ülkemiz kan ağlamaktadır. Maalesef bu da bizim her zaman söylediğimiz gibi terörle mücadele edilmemesinden dolayı kaynaklanıyor. Müzakere edilmesinden dolayı hoş bir durum ortaya çıkmıyor. Daha düne kadar bunlar Türkiye’de konuşulmazken İmralı canisine ev hapsi gündeme geliyor. Bunlar tabi bizim içimizde çok üzücü şeyler olarak gözüküyor. Yine bildiğiniz gibi bu işin esas süreci Habur Sınır Kapısından o teröristlerin maalesef davul ve zurna eşliğinde Türkiye’ye alınmasıdır. Bu bir başlangıçtı. Bunlar öncelikle çözüme yönelik bir takım şeyler gibi gözükse de maalesef çözümsüzlüğe yönelik işler olarak gözüktü. Dolayısıyla MHP olarak biz bunu kesinlikle tasvip etmiyoruz. Bu durum milletimizi yaralayan bir süreçtir. Dileğimiz terörle askeri, siyasi gibi her türlü alanda ciddi şekilde mücadele etmek noktasındadır. Bunu da siyasi iktidar olan AKP’nin yapmasını istiyoruz. Ve biz MHP olarak her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu daha önce de belirtmiştik. Desteği daha önce de verdiğimizi bütün kamuoyu biliyor. Bu konu ile ilgili gerek teskere çıkarılmasında olsun terörle mücadelede kanun çıkarılmasında olsun Milliyetçi Hareket Partisi olsun destek vermeye hazırız. Ama terörle müzakerede değil terörle mücadelede bu desteği vermeye hazırız. Yani müzakereye karşıyız. Çünkü müzakere ettiğiniz zaman karşı tarafı muhatap kabul etme durumu söz konusu oluyor. Terörle müzakere demek teröristi tanımak demektir. Bu anlamda da dünya literatüründe böyle bir olay yoktur. Teröristle müzakere edilmez, mücadele edilir. Hükümetten beklediğimiz budur. Görüşmelerin kesilip, Türk milletinin kanayan yarasını elindeki yetkileri karalılıkla kullanarak çözmesini talep ediyoruz” dedi.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.