“Gezi eylemlerine ve bu eylemlere katılanlara, bu eylemler sırasında görevini yapanlara karşı hükümetin orantısız uygulamaları aynen devam ediyor, her geçen gün yapılan haksız, hukuksuz soruşturmalara, göz altılarına, tutuklamalara bir yenisi daha ekleniyor. Şimdi de sıra geçmiş dönemde Manisa yerel basınında, şimdi de ulusal basında önemli görevler üstlenen değerli kardeşimiz, Yurt Gazetesi İzmir muhabiri Ahmet Çınar’a geldi.
Gezi eylemleri ile birlikte bir taraftan görünmez baskı devam ederken ve gazeteciler tek tek yazdıkları yazılar, yaptıkları haberler dolayısıyla işten çıkartılırken, diğer taraftan birçok gazeteci soruşturmaya tabi tutuldu, haksız yere gözaltına alındı, yeri geldi darp edildi, şiddet gördü. Peki neden? İşini yaptığı için, mesleğini icra ettiği için. Ahmet Çınar’da işte bu dalganın bir parçası oldu şimdi. Attığı tweetler ve bir muhabir olarak takip ettiği eylem nedeniyle önce Manisa’da sonra da İzmir’de iki ayrı soruşturmaya tabi tutuldu, saatlerce sorgulandı.
Bizler 24 Temmuz Gazeteciler Bayramı’nda Cumhuriyet Halk Partisi Cezaevi Komisyonu olarak “Tutuklu Gazeteciler Raporu”muzu kamuoyu ile paylaştık ve o gün Gezi olayları ile birlikte hükümetin intikam politikası güttüğünü ve kendisine muhalif olan herkesi, özellikle de hükümeti eleştiren, aleyhte konuşan, yazan, çizen gazetecileri yıldırmak için akıl almaz bahaneler ortaya attığını söyledik. İşte bugün Ahmet kardeşimizin başına gelen de budur. 15 Haziran gecesi Manisa’daki Taksim Gezi Eylemlerine destek gösterileri sırasında gazetecilik mesleğini yapan Ahmet, sırf işini yaptığı için 2911 sayıla Kanuna muhalefet etmekle suçlanıyor. Kanunsuz eyleme katıldığı iddia ediliyor.
Bir demokrasi paketi açıklıyor ama bu demokrasi paketini eleştirmeyi dahi suç sayıyor! Soruyorum şimdi size, bu nasıl bir demokrasi? Dünyanın neresinde bu anlayışa demokrasi denilmiş, bunu hangi tarih, hangi kitap yazmış? Eleştirinin olmadığı, ifade hürriyetinin olmadığı, basının özgür olmadığı bir yerde demokrasi mi olur? Gazetecilerin sırf işlerini yaptıkları için içeride tutulduğu, aylarca, yıllarca iddianame bekledikleri, ama o iddianamelerde ise delil olarak yazdıkları yazılar, yaptıkları haberlerin olduğu, yine gazetecilerin gözaltına alındıkları, şiddet gördükleri, saatlerce sorgulandıkları bir demokrasi dünyanın neresinde var? Böyle bir demokrasi yok. Çünkü bunun adı demokrasi değil, diktatörlüktür. Bunun adı özgürlük değil, baskı ve zulümdür. Bugün ülkemizde olanın bitenin ne hukukla, ne adaletle, ne özgürlüklerle ne de demokrasi ile hiçbir ilgisi yoktur.
Ahmet Çınar’ın üzerinden tüm gazetecilere ve tüm muhalif seslere mesaj vermek isteyen Tayyip Erdoğan’ın mesajını alıyor ve kendisine Ahmet Çınar’ın, tüm gazetecilerin, sadece düşüncelerini açıkladıkları için yıldırılmak istenen tüm muhaliflerin arkasında olduğumuz mesajını bir kez daha iletiyoruz” dedi.