18 Aralık 2012 tarihinde de yerli keşif uydumuzun Çin’deki Jiuquan Üssü’nden fırlatılıp 686 kilometre yukarıdan yörüngesine başarıyla yerleştiği haberini hep birlikte TBMM genel kurulunda aldık ve alkışladık. CHP olarak emeği geçenlere, projeye katkı koyan herkese teşekkür ettik o gün. Bizzat söz alarak, bu teşekkürü Partimiz adına Meclis Genel Kurulunda ben dile getirdim. Ancak eklemeyi de unutmadım ve dedim ki; “milenyumda geçen 12 yılın 10 yılında iktidarda olan AKP, dünyada 17. Ekonomi olmakla övünürken bu uyduyu bizden çok çok önce uzaya fırlatan 25 ülke vardı!
Şimdi birileri çıkıp, “Öğrenciler Göktürk-2 uydusunun kutlamasını yapmadılar, bunun yerine eylem yaptılar” diye bu öğrencileri kınıyor, üniversiteye destek veren her görüşten insanı yeriyor ve bu olaylar neden çıktı diye soruyorsa, üstüne ODTÜ’yü Kandil şubesi ilan ediyorsa, bu kişinin vicdan ve akıl muhasebesinin tarafsızlığından şüphe etmek gerekir.
Çünkü;
Geçmişte kendisi de öğrenci hareketlerinin içinde yer almış olan, bununla sık sık övünen ve idamla yargılanmış olması sıkça gündeme taşıyan bir milletvekilinin şimdi geçiş yaptığı yeni partisine yaranmak için bir gün başka türlü, bir gün bambaşka türlü yorumlarda bulunması açıkça kendi içinde bulunduğu çelişkinin bir göstergesidir. Keza, şimdi ODTU’yü Kandil Şubesi ilan eden Selçuk ÖZDAĞ’ın da mensubu olduğu AKP, geçmişte Kandil’den gelenlere davullar çalıp, çadır mahkemesini kurmuştur. AKP’li koordinatörler Manisa’ya geldiğinde Kürt açılımı sürmeli demiş midir, dememiş midir?
Değerli Basın Mensupları;
AKP’li Sayın Milletvekili övgüde de yergide de had hudut bilmemektedir. Başbakanı överken de bu tip yergilerde bulunurken de şuur kaybedilmektedir.
Uzaya Göktürk-2 uydusunun gönderildiği gün orada eylem yapan öğrenciler, sadece ülkelerinin bağımsız ve özgür olmalarını istiyor ve özgür bir Türkiye’de yaşamak istediklerini
dile getiriyorlardı. Çağdaş üniversite, özgürdür. Eleştirisini de yapar, yasal çerçeveler içinde eylemini de yapar. Sloganını da atar. Bunu eleştirmek, bu eyleme tahammül edemeyerek orantısız güç kullanmak, iktidarın artık yıpranmış olduğunu ve irtifa kaybettiğini kanıtlamaktadır. Bu nedenle, ODTÜ’ye ayar verme, had bildirme çıkışı yapanlar iyi bilmelidir ki; özgürlük ve demokrasi eleştiriye, protestoya tahammül edebilme yeteneğidir. Demokratlık, bu eleştirileri hazmedebilme ve bu eleştiriyi doğru yorumlayarak ihtiyaçlara, taleplere, halkın, öğrencilerin isteklerine kulak kabartabilme bilincinde olmaktır.
Bu nedenle, ülkemizde son zamanlarda yaşadığımız olayların önce vicdan ve sağduyu ile bir kez daha değerlendirilmesini diliyor ve övgünün ve yerginin hudutlarını aşanları politik kararlılığa, tutarlığa ve vicdana davet ediyorum.