Ancak, twitter’da iktidar partisine yakın gruplarca bu mesele çarptırılarak bir linç kampanyasına dönüştürülmek istendi ve bunun üzerinden bir karalama kampanyası başlatıldı. Oysa ki, doğru okunduğunda; söz konusu tweette yer alan “sübyanları sevmek, hocalara hürmet” ifadesinin kaldırılan andımızdaki “küçükleri sevmek, büyükleri saymak” ifadesinin yerine geçeceğinin vurgulandığı ve dini eğitim yapan okullarda okutulacak olması manası ile yazıldığı rahatlıkla görülebilir. Burada kesinlikle bir hakaret kastı yoktur ve başka bir anlama çekme ve çarpıtma çabaları ise tamamen kasıtlıdır. Adeta, söylemek ve anlatmak istediklerim alınıp, şimdi bambaşka bir mecraya taşınmıştır ve bunun üzerinden gündem değiştirilmek için bilinçli bir çaba harcanmaktadır. Çünkü söz konusu tweette kullandığım ve çocuklar manasına gelen Arapça kökenli “sübyan” kelimesinin bir yapım eki ile “sübyancı” şeklinde yorumlanması, bu durumun bilinçli bir algı yönetimi olduğunu göstermektedir.
Bir kez daha altını çizmek isterim ki; söz konusu tweette “sübyanları sevmek, hocalara hürmet” ifadelerinin kaldırılan andımızdaki “küçükleri sevmek, büyükleri saymak” ifadesinin yerine geçeceğini vurguladım ve o tweeti; yakın bir zamanda işte böylesi bir ant dini eğitim yapan okullarda okutulacak manası ile yazdım. Ancak buna rağmen; bütününe bakıldığında, bir hakaret olmadığının rahatlıkla anlaşılabileceği bir metafor üzerinden “algıda seçicilik” ile bir kelimeyi cımbızla seçerek ve üstelik o kelimeyi kullandığım şekli ile değil de, çarpıtarak şahsıma yönelik başlatılan işte bu linç kampanyası aslında ortada bir art niyet olduğunu gözler önüne sermektedir.
Çünkü; gerek Manisa kamuoyunda, gerekse diğer illerimizde beni tanıyan vatandaşlarımız benim inancımı da ve inançlara olan saygımı da yakından bilirler. Niyetimin kimseyi kırmak, kimseyi incitmek olmadığı apaçık ortada iken, şimdi durumun sanki “tüm müminler, suniler böyledir” şeklinde algılanması ve bu çarpık ve önyargılı algı üzerinden şahsıma hakaretler yapılması, ülkemizde bırakın demokrasiyle yönetilmeyi, toplum olabilmek için gerekli olan fikirlerin açıkça tartışılması ilkesinin dahi olmadığını net bir biçimde yeniden su yüzüne çıkarmıştır. Ve bilinmelidir ki; hakkımda başlatılan bu karalama kampanyası ne ilktir, ne de son olacaktır.
Tüm niyetim ve gerçekler ortada iken, benim bana karşı linç kampanyası başlatanlara ve bile bile yanlış anlayarak gündem değiştirmeye çalışanlara cevabım ancak şu sözlerle olacaktır:
“İnsanlar seni yanlış anladığında duydukları senin sesin, fakat aklından geçirdikleri kendi düşünceleridir.” Mevlana C. Rumi