sultanbet
08.04.2013, 10:28

Bir asistan hekim grev girişiminin öğrettikleri…

 CBÜ Hafsa Sultan hastanesi, bir süredir asistan eylemleri ile gündemde.

Her gün gazetelerde bir haber çıkıyor.

—Asistanlar greve gidiyor.

—Tabip odası bu grevi destekleyecek.

—Türk Sağlık Sen, greve destek vereceğini açıladı.

—SES, grevin arkasındayız dedi.

Derken bir duyduk 10 Nisan'da başlayacak grev başlamadan bitmiş bile. 

Grevin bitmesi iyimi oldu, kötümü oldu değerlendirmesini bir sonraki yazıya bırakarak ben neden böyle bir eylem için harekete geçildi onu anlatmaya çalışayım bu yazıda.  

Ne oluyor da birkaç yıl öncenin suskun, ezildiği halde bunu kabul eden, yorgun asistan hekimleri, isyan eder noktaya geliyor?

Bunun en kestirme cevabı; sağlıkta dönüşüm programıdır, diyebilirim.

Sağlıkta dönüşüm programı, birçok alana zarar verdiği gibi, üniversite hastanelerine de çok zarar verdi.

Açın bakın yerel gazeteleri birçok, özel muayenehane açmış profesör reklâmları ile dolu.

Ben üç yerel gazeteyi inceledim ve bütün reklâmları tek tek saydım.

Toplam 61 adet reklâm, 3 tanesi özel dershane, geri kalan 58'inin yarısı ise sağlık alanına ilişkin reklâmlardan oluşuyor. Yani toplam 29 sağlık hizmeti ile alakalı ilan var. Birçok sektörün karşısında tek başına sağlık sektörü ilanları, diğer bütün sektörler kadar yer tutuyor. Ve 29 sağlık hizmet ilanının 20’si ise profesör muayenehanesi reklâmı, yani ezici çoğunluk özel muayenehanecilik üzerine…

İşte bu profesör doktorlar hangi gerekçe ile özel muayenehaneciliği tercih etmek zorunda kalıyorlarsa, asistanlarda ona benzer gerekçelerle, greve gidiyorlar.

Bu güne kadar vatandaşa çok yüksek bir sağlık hizmeti beklentisi pompalandı. Bu çok yanlış bir propaganda yöntemiydi. “Doktor ayağınıza gelecek. Aile hekiminize, aile albümünüzde yer açın. Doktorunuz size düğünlerinizde çeyrek takacak, iki göbecik atacak, sonra hasta muayene etmeye devam edecek vs.”

Oysa bu söylemlerin karşılığı yok, ancak bu gazı alan vatandaş üniversite hastanesine gittiğinde ne oluyor biliyor musunuz; hastasıyla ilgilenildiği, tedavisi düzenlendiği halde memnun kalmıyor, bindiği gibi arabasına dalıyor acil servise...

İşte sağlıkta şiddet…

Sonra güvenlik görevlisi sayısını arttır, arttırabildiğin kadar. 

Bu birinci sebep bu…

İkincisi yoğun çalışma, az insanla çok iş yapmak. İşte asistanları en fazla mağdur eden konulardan biri de bu. Nezle olan, burnu akan soluğu 3. basamak üniversite hastanelerinde alıyor. Oysa üniversite hastanesine gelecek kişinin, 1. ve 2. basamak sağlık kuruluşlarına başvurup sonuç alamamış, karmaşık bir hastalığı olan hastalar olması gerekiyor. 

Asistanlarda hocalarının öncülüğünde bu hastalıkları tedavi edecekler ki yetkinleşsinler, uzman olsunlar. Ama nezle ile baş ağrısı ile boğuşan asistanların ne karmaşık hasta görmeye halleri kalıyor nede eğitim-seminer görmeye. Hastane idaresi bu hastalar gelmesin diyemiyor çünkü gelir kaynakları bu hastalar. Yani performansa dayalı döner sermaye uygulaması diye tanımladığımız bir uygulama var. Ne kadar çok hasta o kadar çok gelir. Ancak bir fark var, asistanlar ne kadar hasta bakarsa baksın, performansları yükselmiyor. Yani hastayı asistan bakıyor, performansı yükselen hocalar oluyor.

Hocalar da ise az bir maaş, artı ne kadar hasta bakılırsa, ne kadar girişim yapılırsa, ne kadar ameliyat yapılırsa o oranda artan bir ek ödeme. Ancak bir yerde üniversiteler tıkanma yaşıyor. Ödeneksiz, desteksiz bırakılan üniversite hastanelerine bir yol bırakılıyor: kamu hastaneler birliğine geçmek.

Bizler, yıllarca bu uygulamaların karşısında olduk. Sağlıkta ticaret olmaz dedik. Bu uygulamalar hem hastaneleri hemde hasta ve hasta yakınlarını bitirir dedik. Ama nafile kimse duymadı bu SES’i…

Sitemi bir kenara bırakalım ve “Tahlil” e devam edelim.  

Bir eğitim kurumunun, parça başı ödeme gibi, bir ticari zihniyetle gelebileceği nokta burasıdır. Bundan öte köy; kamu hastaneler birliğine bağlı şirket hastaneleri zincirine katılmak olacaktır. Hoş buda sorunu çözmez, bundan da öte köy, kamu özel ortaklığı ile tüm hastanelerin özelleştirilmesi ve güzelleştirilmesidir. Ancak bu sonraki adım olduğundan bir sonraki yazıya erteleyelim.

Gelelim üniversiteler niye bu halde sorusuna yanıt aramaya…   

Bakın 2002 yılında üniversite hastanelerine başvuran hasta sayısı ile 2010 yılında başvuran hasta sayısı karşılaştırıldığında, sayının ikiye katlandığını görüyoruz.

Sağlık bakanlığında bu oran; iki buçuk kat gibi bir oranda artış göstermiş.

Oysa özel hastanelerde bu artış tam dokuz kat…

Bunlar sağlık bakanlığı istatistik verileri.

Devam edelim.

2002 yılında vatandaş yıllık 55 dolar özel sağlık harcaması yaparken, 2008 yılında 168 dolar harcamış. (2010 yılında çok çok daha artmıştır bu harcama.)

Bu rakamların yorumu şudur.

Vatandaş özel hastanelere üniversitelerden beş kat daha fazla başvurmaya başlamış, üstüne üstlük cepten harcadığı para miktarı da nerdeyse üç kattan fazla artmış.

Demek ki paranın aktığı yön özele doğru… Hocalarda haliyle özele doğru yelken açmış.

Şu an bu yöne yelken açmayan idealist hocaların geçim sıkıntısı çektiğini, özelde kazanabileceğinin neredeyse beşte birine razı olmalarının beklendiğini ifade edeyim.

Bu hocalar özel muayenehane açıp gidince üniversitedeki tıp eğitimi kalitesi de düşüyor.

Asistan doktor hocasının yaptığı ameliyatı, tedavi ettiği hastaya gösterdiği yaklaşımı görmeden nasıl uzman olacak? Tıp eğitimi birazda, usta-çırak eğitimidir.

Sonuçta bu durumda kaliteli bir tıp eğitiminden bahsetmekte gittikçe güç olmaya başlıyor.

Hal böyle olunca üniversite hastanelerinde asistanları tutacak en önemli gerekçe, kaliteli tıp eğitimi de darbe alıyor.

Şimdi kendinizi asistan hekimlerin yerine koyun: hem kaliteli bir tıp eğitimi yok hem de ücretler düşük.

Pratisyen hekimken alabileceğiniz ücretin yarısı bir ücretten söz ediyorum.

Ne yaparsınız?

Ben bu açıdan asistan hekimlerin taleplerinin haklı olduğunu düşünüyorum ve onları destekliyorum.

Eksikleri ve hataları, yetmezlikleri olmasına rağmen, neredeyse hiçbir hak almadan eylemi sonlandırmalarına rağmen, haklıdırlar.  

Sağlıcakla… 

Yorumlar (0)
8
kapalı
Namaz Vakti 19 Kasım 2025
İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 12 29
2. Fenerbahçe 12 28
3. Trabzonspor 12 25
4. Samsunspor 12 23
5. Göztepe 12 22
6. Beşiktaş 12 20
7. Gaziantep FK 12 19
8. Alanyaspor 12 15
9. Konyaspor 12 14
10. Çaykur Rizespor 12 14
11. Kocaelispor 12 14
12. Başakşehir FK 12 13
13. Antalyaspor 12 13
14. Gençlerbirliği 12 11
15. Kasımpaşa 12 10
16. Kayserispor 12 9
17. Eyüpspor 12 8
18. Fatih Karagümrük 12 7
Takımlar O P
1. Bodrum FK 13 27
2. Pendikspor 13 26
3. Amed SK 13 26
4. Esenler Erokspor 13 25
5. Çorum FK 13 25
6. Erzurumspor FK 13 23
7. Van Spor FK 13 20
8. Bandırmaspor 13 20
9. Iğdır FK 13 19
10. Serik Belediyespor 13 19
11. Keçiörengücü 13 17
12. Boluspor 13 17
13. Sivasspor 13 17
14. Sakaryaspor 13 17
15. İstanbulspor 13 14
16. Sarıyer 13 11
17. Ümraniyespor 13 11
18. Manisa FK 13 10
19. Hatayspor 13 4
20. Adana Demirspor 13 1
Takımlar O P
1. Arsenal 11 26
2. Manchester City 11 22
3. Chelsea 11 20
4. Sunderland 11 19
5. Tottenham 11 18
6. Aston Villa 11 18
7. Manchester United 11 18
8. Liverpool 11 18
9. Bournemouth 11 18
10. Crystal Palace 11 17
11. Brighton & Hove Albion 11 16
12. Brentford 11 16
13. Everton 11 15
14. Newcastle United 11 12
15. Fulham 11 11
16. Leeds United 11 11
17. Burnley 11 10
18. West Ham United 11 10
19. Nottingham Forest 11 9
20. Wolverhampton 11 2
Takımlar O P
1. Real Madrid 12 31
2. Barcelona 12 28
3. Villarreal 12 26
4. Atletico Madrid 12 25
5. Real Betis 12 20
6. Espanyol 12 18
7. Athletic Bilbao 12 17
8. Getafe 12 17
9. Sevilla 12 16
10. Deportivo Alaves 12 15
11. Elche 12 15
12. Rayo Vallecano 12 15
13. Celta Vigo 12 13
14. Real Sociedad 12 13
15. Mallorca 12 12
16. Osasuna 12 11
17. Valencia 12 10
18. Girona 12 10
19. Levante 12 9
20. Real Oviedo 12 8
asd