AK Parti Genel Merkezi tarafından düzenlenen ve 2 gündür süren Bursa teşkilat içi eğim programına Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile birlikte katılan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Orta Doğu'da barış isteyenler Kuzey Afrika'daki yeni demokrasiye destek vermek zorundadır. Bütün Avrupa'yı birleştirenler yeni Romacı olmuyor da, Orta Doğu coğrafyasını birleştiren yeni Osmanlı oluyor. Tek istediğimiz sınırlar sabit kalsın. Kimse sınırları fark etmesin" diye konuştu.
Suriye'nin durumunun çok zor olduğunu bildikleri için gece-gündüz mücadele ettiklerini hatırlatan Bakan Davutoğlu, "Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, mektup yazdı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan defalarca kez telefon etti. Ben defalarca kez gittim. Suriye'nin böyle bir felaketle karşılaşacağını görüyorduk. Gün gelir nasihat edersin elini tutmaya çalışırsın, buna rağmen diğer elliyle mazluma vurmaya devam ederse buna kayıtsız kalabilir misiniz? Takdir edilmesi gereken bir eylem için tenkit ediyoruz. Kapımıza gelene kapıyı kapatmak bizim kültürümüzde yoktur. Namusunu kurtarmaya gelene kapıyı kim kapatabilir? Bizim için bu bir insanlık vazifesidir" dedi.
Kürt- Türk, Alevi-Sünni çatışması çıkarmak isteyenlerin olduğunu kaydeden Davutoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
"Fakat çatışma çıkarmak isteyenler başarılı olamayacak. Bu coğrafyalara bölgesel düzen getirmek boynumuzun borcudur. Bunun için gecemizi gündüzümüze katıp çalışacağız. Artık hattı diplomasi yoktur, sathı diplomasi vardır satıh da bütün dünyadır. 24 saat yetmiyorsa 25. saati bulacağız. 7 gün yetmiyorsa 8. günü bulacağız".
Türkiye coğrafyasının çok boyutlu tarihinin ise tek bir eksende tarif edilemeyeceğini hatırlatan Bakan Davutoğlu, "Diğer devletler bize 'dış politikada maceraya atılmayın, aktif bir politika izlemeyin" diyorlar. Biz de diyoruz ki Türkiye, hep özne olur, hiç bir zaman nesneleştirilemez. Biz tarihin yazımında hep özne olduk, bu milleti kimse nesle haline getiremez. Şuanda Orta Doğu'da herhangi bir meseleye, hele hele Filistin, Türkiye olmadan karşı çıkabilir mi? Biz tarihimizin hakkını vermek durumundayız. Bu millet tarihte her zaman özneydi özne olmaya devam edecek" dedi.
Artık başkasından yardım isteyen bir Türkiye'nin olmadığını anlatan Davutoğlu "Her şeyden önce içimizi kendimizi yeni bir düzenlemeden restorasyondan geçirmek istiyoruz. Gücünü milletten almayan hiç bir politika iddialı olamaz. Bizim dış politikamızın şüphesiz en büyük yanı milletimizin değerlerine hitap ediyor olmasıdır. Tabi zor bir coğrafyayız. Fetret döneminde partimize kapatma davası açıldığında dışarıda karşı bakışlar değişti. Bu desteğin sürekli olması şarttır. Bazıları için yüzde 30-40 başarı olabilir. Ama bizim yüzde 50'nin altına düşmememiz gerek. Bizim düşmemizi isteyen o kadar çok kişi var ki. O yüzden teşkilatlarımız güçlü olacak" diye konuştu.
Türkiye'de vesayet döneminin bittiğini kaydeden Bakan Davutoğlu, "Bundan sonra kararı milletin seçtikleri verir. Şimdi bir başka tahkim yapmamız lazım. Bu milleti bölmek isteyenlere karşı aidiyet süreci başlatmamız lazım. Başınızı dik tutacak refah seviyesine sahip değilseniz iddiaları gerçekleştirmeniz söz konusu değil. Bugün bütün Afrika'da bir Türk rüzgarı esiyorsa o anda orada o acıları paylaştığımız içindir" dedi.
Borç batağında olan bir Türkiye'den, şimdi kasası dolu, gönlü ise aşkla dolu bir Türkiye'nin olduğunu ifade eden Bakan Davutoğlu, Bugün Arap baharında sokağa çıkanların istediği tek şeyin izzet olduğunu, izzetin, milli iradeyi, uyanışı sağlayan bir unsur olduğunu anlattı.
Dış politikada izledikleri hususlar konusunda da açıklama yapan Bakan Davutoğlu, "Özgürlükleri yayacağız. Sınırlarımızın ötesindeki ülkelerle bütünleşik bir politika yürüteceğiz. Tüm çevre ülke haklarıyla bütünleşeceğiz. Sınırlar kutsaldır. Bizim hiç bir sınırımız doğal değildir. Sırın geçti diye yepyeni bir dünya başlamıyor. Coğrafyaları birleştirmek zorundayız" diye konuştu.
Bursa'ya methiyeler yağdıran Bakan Davutoğlu, kentin ulu şehir olduğunu söyledi. Bursa'nın manevi aşkların şehri olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Bursalılar, Bursa ile ne kadar övünseler azdır. Bursalı olmak bir imtiyazdır. Bursa, Uludağ gibi dik ve vakur, su gibi vazgeçilmez, ipek gibi yumuşak bir şehir. Siyasette böyle olmak zorundadır. Nasıl Bursa, Avrupa başkenti, dünyaya büyük bir Balkanlar'a ve yakın coğrafyaya açılan merkeze dönüşmüşse, yine Bursa bugün tekrar ulu çınarın dibine su verme sürecini yaşıyor. Bunu sulayacak olanlar, bilim adamları, iş adamları, devlet adamlarıdır. 10 yıldır yapılması isteyen şey öylesine gür Bursa suyu katalım ki Bursa gibi yemyeşil ve kendisine sığınacak herkesi kucaklayacak bir nitelik kazansın. Esas itibariyle yapılacak budur. Bu bir restorasyon dönemidir. Nasıl camiler, medreseler külliyeler belli aralıklarla restore ediliyor, eski görkemini kazanıyorsa onların gibi devletlerin belli dönemlerde hem düşünce hem de siyaset olarak bu sürece tabi tutulması gerek" dedi.
