Manisa'da Bugün

ÜMİT RONA BÜYÜKŞEHİR İYİ BİR YÖNETİCİ İLE BÜYÜKŞEHİR YASASI OLUMLU SONUÇLAR DOĞURACAKTIR

GÜNDEM

Manisa Barosu Yayın Kurulu Başkanı Avukat Ümit Rona Büyükşehir Gazetesi’nin röportaj konuğu oldu. “Yeni yapılacak olan Anayasanın en can alıcı noktası insan onuru olacak” diyen Rona, “İnsan onuru anayasanın birinci önceliği olmalıdır. Zaten insan onuru kavramı bir anayasada olması gereken her şeyi özetleyen bir tanımdır” dedi.

Manisa Barosu Yayın Kurulu Başkanı Avukat Ümit Rona Büyükşehir Gazetesi’nin röportaj konuğu oldu. “Yeni yapılacak olan Anayasanın en can alıcı noktası insan onuru olacak” diyen Rona, “İnsan onuru anayasanın birinci önceliği olmalıdır. Zaten insan onuru kavramı bir anayasada olması gereken her şeyi özetleyen bir tanımdır” dedi.

Röportaj: Hakan ÖZEN

Sayın Ümit Rona, öncelikle bizi konuk ettiğiniz için teşekkür ediyorum. İlk sorum Manisa’nın Büyükşehir olması üzerine; ama öncelikle Büyükşehir yasası hakkındaki düşünceleriniz nedir?

Aslında büyükşehir yasasıyla ilgili konu Türkiye’ de çok tartışıldı, iktidar partisinin görüşleri açık, muhalefet açısından farklı yönleriyle, derinlemesine ele alındı ülkemizde. Aslına bakarsanız Büyükşehir yasasının içeriğinin bu kadar tartışılması ilginç geldi. Muhalefetin eleştirisinde haklı yönler vardır, yoktur, eleştiriler gelebilir; ancak her yasanın artıları eksileri vardır. Her yasanın çıkış noktası itibariyle sahipleri vardır; bu sahipleri hukuki sahiplerdir. Her yasanın çıkış noktası itibariyle eleştirilecek noktası vardır. Doktrinde her kanun maddesi lehte aleyhte tartışılmıştır. Amaç ideal kanunu bulmak olsa da gerçekte böyle bir şey olmaz; şahsen ben bu yasanın olumlu taraflarının çok olduğunu düşünüyorum. Birkaç eksiği elbette olabilir, bu da yasa olmasının sonucudur; ben olumlu taraflarının çok baskın olduğunu düşünüyorum.

Büyükşehir yasasında tartışılan kavramlardan biri, il sınırları bağlı olarak ‘bütünşehir’ yaklaşımı oldu; sizce bütünşehir gerçekten uygulanabilecek bir durum mudur?

Büyükşehir yasası, bir anlamda Bütünşehir’i kapsıyor; yani tel elden bir şehirdeki mülki sınırlar esas alındı. Eski dönemde il, ilçe belediyeler için ayrı ayrı yatırım projeleri yapılmaya çalışılıyordu, ihtiyaçların doğru tespit edilmesi noktasında birtakım aksaklıklar söz konusuydu. Bütçe planlamaları ayrı ayrı yapıldığından ölçekler ve yatırım alanları düşük olabiliyordu. Ancak Büyükşehir uygulamasıyla doğru kaynak ve yatırımlar için doğru bir yönetim esasının getirilmesi daha mümkün olacak. Bu anlamda doğru bir yöneticiyle, büyükşehir yasasının, bütünşehir sınırlarının tümüne kuşbakışı bir planlamayla bakabileceğini, nerede ne sıkıntı var, nasıl bir planlamayla, hangi araçlarla en hızlı ve iyi olacak şekilde çözüm bulunabilme noktasında daha verimli çalışılabileceğine inanıyorum. Önümüzdeki yerel seçimlerde bu yasa kapsamında Büyükşehir olacak illerden birisi de Manisamız, doğduğumuz, büyüdüğümüz, âşık olduğumuz şehir Manisamız. Bu yasanın mimarlarından birisi Hüseyin Tanrıverdi; elbet diğer milletvekillerimizin de katkısı büyük oldu ama AK Parti Manisa büyükşehir adayı olarak ilan edilen Hüseyin Tanrıverdi’ nin gayreti çok büyüktür. Bu açıdan da şehrimize olumlu yansıyacağını düşünüyorum.

Hemen akla şu soru geliyor; belde belediyeleri kapatılıyor. Belde belediyelerinde fen işleri ve mali işler bölümler ayrıca önemlidir. Burada herhangi bir dosyanın kaybolması büyük sorunlara yol açabilir. Bu süreçte kapatılan belde belediyelerde ‘dosyanın kaybolması’ direkt kimi bağlıyor? Belde belediyesine ait bir şahsın tapusu kayboldu diyelim, ya da başka bir önemli evrak kayboldu diyelim; bu tür kıymetli evrakların kaybolmasından kim sorumlu olacaktır?

Büyükşehir yasasının uygulanması aşamasında bütün sorumluluk Büyükşehir Belediyelerinde olacak. İlçe belediyeleri de Büyükşehir belediyesi ile bir entegrasyon içersinde uyumlu çalışacak; uyumlu çalışması açıkçası halkın menfaati açısından doğru bir sonuç ortaya çıkaracak. Bu açıdan genel sorumluluk bu yönde olacak. Büyükşehir yasası birçok önemli yenilik getiriyor; bir kere tüm mülki sınırlarını kapsaması, belde belediyelerin kapanması; köylerin mahalle olması, bu da çok önemli. Bundan başka il merkezinde, Manisamız için söylüyorum, Yunus Emre ve Şehzadeler adıyla iki yeni ilçenin kurulması. Mevcut belediyenin personel dağılımının yeniden yapılandırılması; il özel idarelerinin kaldırılması. Bütçenin farklı boyut ve yüzdelerle yeniden değerlendirilmesi gibi birtakım yenilikler getiriliyor. Burada belde belediyeleri için özelde sorduğunuz soruya cevap olmak üzere, benim gördüğüm şu Hakan Bey, belde belediyeleri, mevcut konumları itibariyle tabiri caizse çok küçük idari birimler, bu nedenle zaman-zaman personel bulmakta dahi zorlanıyorlar. Bulmuş oldukları personel de açıkçası her zaman istenen tecrübeye sahip olamayabiliyor. Büyükşehir yasasıyla birlikte bu eksikliklerin giderilebileceği kanaatindeyiz. Dolayısıyla bu süreçte sizin az önce sorduğunuz soruya cevap olarak; bu tür aksaklıkların Büyükşehir idari yapısındaki personel yapısıyla daha iyi çözümler üretilebileceğini düşünüyorum.

Belde belediyelerden devreden demirbaşlar yanında personel de olacak; kapatılan belediyenin iktisap ettiği, bağlandığı belediyeye otomatikman eski personelin de geçişi yapılacak. Ama kadro olayı çok önemli; geçişi yapılan belediye, ‘ben de zaten kadro fazlası var, ek personel alamam,’ derse ne olacak?

Bir kere şunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz, hukuk devletinde, hukuksal zemin içersinde insanların mağduriyetinin önlenmesi esastır. Bu konuda da birtakım düzenlemeler yapılması gündeme geldi; çalışmalar başladı, yapıldı-yapılıyor. Özellikle kurulacak komisyonlarda, Valiliklerin olur’uyla birlikte, özellikle il özel idarelerden gelecek personelin bir havuzda toplanması ve daha sonra bu personel dağılımının, eşir-adil, ihtiyaçlara cevap verebilecek durumda ve özellikle Büyükşehir belediyesinin ihtiyacı olan kadrolara görevlendirilmesi söz konusu olacak. Bu anlamda ben hiçbir mağduriyetin yaşanmayacağı kanaatindeyim. Özlük hakları açısından zaten yasalarımız açıktır. Bu yüzden çalışanlarımızın hiçbir tereddüde, kuşkuya düşmemesi gerekir. Bu arada şunu da belirteyim Hakan bey, Büyükşehir yapısıyla şu an ki personel sayısının yeterli gelmeyeceğini, yeni personel görevlendirmelerinin olacağını söyleyebilirim. Büyükşehir Belediyesinin yapacağı işler ve görev alanı dikkate alındığında çok sayıda personele ihtiyaç olacağı açık. Bu nedenle mevcutların korunması bir yana, yeni personelin alınması söz konusu olacak. Bu anlamda büyükşehir yasasının aleyhte değil, lehte olacağı açıktır.

Muhalefet partilerinin şöyle bir açıklaması var, biz belde belediyelerin kapatılmasına karşıyız; iktidara gelirsek tekrar açacağız, böyle bir açıklamaları var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz; öyle bir şey olsa, personel geri mi dönecek?

Bir kere seçim sürecinde siyasi partilerin kendi görüşlerini ve vaatlerini böyle ileri sürmeleri kadar doğal bir şey yok. Bu anlamda bir hukukçu olarak muhalefet partilerinin bu görüşüne saygı duyuyorum. Ancak mevcut kanun çerçevesinde Büyükşehir yasasının uygulamasını görmek lazım. Bu yasayı incelediğimde, hem bir hukukçu olarak, hem de burada yaşayan biri hizmet alan bir vatandaşız aynı zamanda; belde belediyelerinin kapanmasının oluşturabileceği eksiklikler veya kapanmasının oluşturabileceği artı-olumlu tarafları birlikte değerlendirmek lazım. Şahsi görüşüm belde belediyelerinin kapatılmasının daha doğru olduğu yönündedir. Çünkü az önce bahsettiğim gibi personel kalitesi, tecrübesi, Büyükşehir yasasının Belediyeye tanıdığı birtakım avantajları birlikte değerlendirildiğinde, geri dönüşün yani belde belediyelerinin bu hizmet fonksiyonlarını tam olarak yerine getirmeyeceğini düşünüyorum. Şöyle söylemek lazım, büyükşehir yasasındaki amaç, Bütünşehirin, mülki sınırların tümü içersinde, eşit-doğru-adil götürmektir. Dolayısıyla beldelerde oturan vatandaşlarımız da Büyükşehir hizmetlerinin adil dağılımından, ihtiyaçların doğru tespit edilebilmesi açısından nasibini alacaklardır. Şehrin merkezindeki vatandaşla eşit hizmet alacaklardır. Bu nedenle belde belediyelerin kapatılmasının olumsuz değil, tam aksine olumlu olacağına inanıyorum. Şu an da belde de oturan vatandaş, o belediyenin imkânları içersinde hizmet alabiliyor. Bu da bir eşitlik, adalet sağlayacaktır.

Bu yasa ile köyle mahalle statüsüne giriyor. Bazı kesimler bunun kanuni olmadığını ileri sürüyor. Köy yapısının kendi özlük hakları bulunduğunu, buradaki vatandaşların mağdur edileceğini öne sürdüler. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Ben, köylerin mahalleye dönüşmesinde hukuksal anlamda bir risk görmüyorum. Yasa tartışırken bu tür hukuki sorunlar da komisyonlarda ele alındı. Şu an büyükşehir yassının uygulama aşamasındaki sorunların giderilmesindeki süreci izlemek lazım; aksaklık var mıdır, varsa nasıl düzeltilebilir; bunun çözümüne yönelik olmak üzere, doğru adaylarla doğru kararların nasıl verilebileceğini göreceğiz. Bence esas olan yasanın uygulamasındaki olumlu yanların halka kazandırılması, sıkıntılı alanlarda da iyi bir yönetim kararlılığının gösterilebilmesidir. Genel olarak ben şunu söyleyebiliriz; yasa ile birlikte yapılan tartışmalarda şuna dikkat etmek lazım; bizi korkular değil, doğrular yönetmelidir… Maalesef ülkemizde hep takıldığımız alan bu, hep korkuları konuşuyoruz; aslında doğruları konuşmamız lazım! Bizi doğrular yönetmelidir, korkular değil. Bu yasada korkulardan ziyade doğruların çok fazla olduğu kanaatindeyim.

2014 Yılında yerel seçimlerden sonra Cumhurbaşkanlığı seçimi de var. Ardından genel seçim olacak. Bu süreçte, Siyasal Partiler Yasası’ nı nasıl değerlendiriyorsunuz; seçim ve rejim açısından demokratik işlevleri nasıl daha iyiye götürülebilir sizce?

Türkiye’de siyasi partiler yasası aslına bakarsanız hiçbir zaman gündemden kalkmayan, sürekli tartışılan bir konu. Siyasal partiler yasasının şu an ki haliyle demokratik toplum açısından bir değerlendirilmesi yapmak gerekirse; hakikaten aksayan yönlerinin olduğu aşikar. Bunları muhalefet partileri dile getirdi; iktidar partisi de bu aksaklıkları dile getirdi. Siyasi partiler kanunuyla ilgili, demokratik hayatın işlerliği ve temsil sisteminin daha genişlemesi açısından birtakım eksikliklerin söz konusu olduğu belirtiliyor. Ben de bunlara açıkçası katılıyorum. Tüm siyasal partilerin mutabakatıyla bu konuda adımların atılması gerekliliğine inanıyorum. Sanırım mevcut iktidar partisi de bu konuda birtakım düzenlemeler içersine girdi; açıkçası Hükümetin getirdiği demokratikleşme paketini bu çerçevede değerlendirmek gerekirse memnuniyet verici olduğunu söyleyebilirim. Şu anda bu konuda siyasi partilere üye olmaktan tutun da Devletten alacakları yardıma kadar Meclis’ de çalışmalar devam ediyor.

Seçim barajı şu an yüzde on; bir avukat olarak bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Birçok ülkede bu seçim oranları konusunda tartışmalar yapılıyor; hâkim görüş yüzde on barajının yüksek olduğu düşüncesidir. Ben de aynı kanaatteyim; temsil noktasında birtakım eksiklikler ortaya koymaktadır. Öte yandan yüzde on barajı tartışmalarında ülkemizdeki istikrar konusuna da vurgu yapılmaktadır; hem istikrar hem de temsil noktasındaki bu ‘ikilem’ içersinde, Hükümetin son demokratikleşme barajı konusunda açıklamış olduğu birtakım seçenekler var. Seçim barajı, bölgesel seçim sistemi değerlendiriliyor; açıkçası bu konuların ülkemizde tartışılmasının çok yararlı olduğunu düşünüyorum. Ancak yüzde on barajının yüksek olduğu noktasında genel bir fikir birliği var. Zannediyorum Sayın Başbakan’ın yaptırmakta olduğu birtakım çalışmalar var.

Türkiye zor bir süreçten geçiyor; bu sırada geçen günlerde 28 Şubat’tan yargılananların tahliyeleri gündeme geldi. Tahliyeler ile uzun tutukluluk hali, Gazeteci Balbay’ın milletvekili seçilmesi gibi temsil konularında da birtakım tartışmalar oldu. Siz bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir hukukçu olarak şunu söyleyebiliriz, bizim hukukumuz çelişkileri de gündeme getiren bir hukuk sistemi. Bu da birtakım dengeleri doğru götüremememizden kaynaklanıyor; mesela Mustafa Balbay’ın tahliyesi olurken diğer birtakım isimlerin aynı dava perspektifinden tahliyesinin olmaması gibi hususlar tartışılıyor. Bizim anayasamızda Hukuk devleti ilkemiz vardır açıkçası yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı noktasından eminiz; ancak tahliyelerin usul açısından incelenmesi kabul edilebilirse de dosyanın içeriği itibariyle de tartışılması gerekir. Bu nedenle tahliyeleri usul açısından değerlendirmenin yanında Hâkimlerin dosya içeriğine vakıf olmaları itibariyle, bir de bu açıdan değerlendirmek lazımdır, diye düşünüyorum. Gerekçeli kararları ve dosya içeriklerini bilmek gerekir.

Gündemde yeni anayasa tartışmaları da var. Sizce yeni anayasa bir gereklilik mi?

Türkiye’ye yeni bir anayasa gerekli. Hukuk Fakültesine ilk başladığım günden beri bu tartışmaları takip ediyorum. Gerek 82 Anayasası, gerekse, evvelindeki 61 Anayasası, genel itibariyle askeri vesayet altında yapılmış anayasalardır. Açıkçası sivil bir anayasa özlemi, bu ülkenin büyük bir beklentisidir. 82 Anayasası’nda da son değişikliklerle birtakım düzenlemeler yenilendi; ancak toplumumuzun ihtiyaçlarını tam karşılamayan, vesayet döneminin bazı izlerini içinde barındıran yapısı itibariyle şu an ki anayasa ideal bir anayasa değildir. Yeni bir anayasa yapılması konusunda tüm siyasi partilerin bir mutabakatı vardır; aynı zamanda çağdaş bir anayasa üzerinde biz hukukçuların beklentisi de yüksektir. Sivil Anayasa yapma onurunu bu toplum hak ediyor!

İnsan onuru anayasanın birinci önceliği olmalıdır. Zaten insan onuru kavramı bir anayasada olması gereken her şeyi özetleyen bir tanımdır. Şeyh Edebali’nin ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ sözü bir kılavuz ve destur olarak kabul edilmesi gerektiğine inanıyorum. İnsan unsurunu ve onurunu sağladığımız zaman zaten doğru bir anayasanın gerçekleşmesi konusunda çok önemli bir adım atmış oluruz. Anayasalar bireylerin bir takım hak ve özgürlüklerini içerdiği gibi aynı zamanda devlet kurumlarının işleyişi ve yapısı hakkında bir takım düzenlemeler içermektedir. Anayasa devlet mekanizmasının hem işleyiş noktası hem de devleti oluşturan bireylerin hak ve özgürlükleri noktasında belirleyici rol oynamaktadır. Bu anlamda insan onuru temel alındığında ideal Anayasa’ya da ulaşmış oluruz. Her ne kadar şu anda Mecliste yeni bir Anayasa’nın yapılması konusunda zorlu bir süreç yaşansa da bu halk en kısa sürede kendi anayasasını yapma, doğru ve ideal Anayasaya ulaşma noktasında mutlak suretle başarılı ve doğru günleri yaşayacaktır.”

 

 

 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.