11.05.2021, 16:33

Biz Talep Etmezsek Bu Gıdalar Üretilir Mi?

Son zamanların tartışılan popüler konularından biri de gıdaların raf ömrü veya doğallığıydı. Bu konuda çok yazıldı çizildi. Herkes bir şeyler söyledi. Kendilerini ünlü yapmak isteyen, bu tartışmalardan rant elde etmek isteyen herkes internette üç beş araştırma yapıp, üç-beş kitap okuyup kulaktan dolma bilgiyle bir anda gıda mühendisi, gıda bilimi konusunda uzman kesildi. Ne de olsa bizim ülkemizde herkes kendi mesleği dışında her şeyi çok iyi bilir. Bir bilmediğimiz kendi işimizdir. Onu (kendi işimizi) bir doğru dürüst yapsak ülkede sorun kalmayacak zaten ama bir türlü olmaz işte her şeyden anlamaktan kendi işimizden anlamaya fırsat kalmaz…

Bu konu hakkındakileri birçoğunuz biliyorsunuz. Ben aynı şeyleri tekrar edip hem sizleri sıkmak hem de klişe bir yazı yazmak istemiyorum. Ben her zaman olduğu gibi olaylara farklı bir pencereden bakıp gıda terörü-katkılı gıdalar-raf ömrü uzun gıdalar-ucuz gıdalar konusunda başka bir noktaya dikkat çekmek istiyorum.

Serbest pazarda her şey arz talep meselesidir. Yıllar önce her şey daha doğal iken, katkı maddeleri ve ürün raf ömürleri az iken, halkımız hiç mutlu değildi. Salça küflenirdi söylenirdik, yoğurt sulanırdı-ekşirdi söylenirdik, peynir bozulurdu söylenirdik, domates iki gün dayanmazdı söylenirdik, süt dolapta iki gün dayanmazdı söylenirdik, salatalıklar yamuk yumuktu söylenirdik, zeytinlerin yarısı siyah yarısı koyu kahverengi olurdu beğenmezdik. Biz küflenmeyen salça istedik, biz sulanmayan ekşimeyen yoğurt istedik, uzun süre dayanan meyve-sebze istedik. Böyle bir talep oluşunca, o talebe cevap verecek üretimlerde oluştu.

Markete gideriz, zeytin alırken en parlak ve hepsi siyah olanı alırız. Peynirin kaç kilo sütten çıktığı belliyken üç kuruşa peynir olsun ister ona rağbet gösteririz. Salça küflenmediği zaman birbirimize öve öve bitiremeyiz. Hâlbuki salça diye size içinde katkı maddesi olan sosu satarlar bir güzel alır afiyetle yeriz. Zahmet edipte arkasını okumayız. Kurutulmuş domates alırken en kırmızısını isteriz. Kuru kayısı alırken en parlak en canlı sarı renklisini isteriz. Kuru meyve-sebzelerdeki ekşi tadın kükürtten geldiğini bilmeden doğal tadı zannederiz, sanki yıllar önce bunları kükürtsüz doğal yollarla kurutup soframıza getiren anneannelerimiz babanelerimiz değilmiş gibi. Susamın kilosu belli iken ve ne kadar susamdan ne kadar helva elde edildiği belli iken kullanılan susamın yarı fiyatına satılan helvayı almaktan çekinmeyiz, rafta hemen yanında kalitelisi varken pahalı diye almayız. Etin kilosu belliyken üç kuruş paraya sucuk alırız…

Bu örnekleri sayfalarca sıralayabilirim. Bizler talep ettiğimiz ve rağbet gösterdiğimiz için bu ürünler şu anda pazarda. Şimdi bazılarınız, geçim sıkıntısından dolayı bu insanların bunu yapmak zorunda olduğunu söyleyeceksiniz. Eskiden durumumuz uygun olmayınca (bu ürünlerin sahtesi yokken) bizler her şeye sahip olmazdık. Bugünkü kadar sık çikolatalar, sucuklar, sosisler, salamlar yiyemezdik. Paran varsa paran kadar gider alır yerdin. Olmayınca da alamazdın. Çok şükür onlarca nesil böyle ayakta kaldı kimse açından ölmedi. Kimsede bunlara sahip olmadığı için travma geçirip psikolojik danışmanlık almadı. O yüzden kimse bu konuda fakirlik edebiyatı yapmasın. Yaşamak eskiden daha zordu. Şimdiki kaç çocuk yamalı pantolon, parmakları dikilmiş çorap giyiyor. Kaç tanesi bir üst sınıfa geçtiğinde ağabeylerinin-ablalarının kuzenlerinin kıyafetleri ile okula gidiyor?

Bu ürünlerin piyasaya sürülmesinde bunu yapanların hiç mi suçu yok? Bunların piyasaya sürülmesinde yeterli kontrolleri yapamayan, yapılması için gerekenleri yapmayan siyasierin, bürokratların hiç mi suçu yok? Tabi ki var. Ama her zaman için en etkin denetim mekanizması halkın kendisidir. Eğer halkımız bilinçlenir ve bu tarz ürünleri talep etmezse bu tarz ürünler piyasadan yok olmaya mahkûmdurlar. Ama talep ettikleri ve rağbet gösterdikleri sürece var olmaya ve daha kötü olmaya devam edecektir.

Bilinçlenmek için okuyup araştırmamız lazım, yeni bir şeyler öğrenmek için çaba sarf etmemiz lazım. Ancak ülkemizin en temel sorununun okumamak, bilinçlenmemek ve araştırmamak; çaba sarf etmeden kulaktan dolma bilgilerle; bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak olduğu düşünülürse doğal ve sağlıklı gıdalara olan hasretimiz ve ulaşma isteğimiz, “ah o eski günler” diye başlayan hikâyelerde kalmaya devam edecektir

17
kapalı
Namaz Vakti 26 Nisan 2024
İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 34 91
2. Fenerbahçe 33 86
3. Trabzonspor 33 55
4. Beşiktaş 33 51
5. Başakşehir 33 49
6. Rizespor 33 48
7. Kasımpasa 33 46
8. Antalyaspor 33 45
9. Alanyaspor 33 45
10. Sivasspor 33 45
11. A.Demirspor 34 42
12. Samsunspor 33 39
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 33 37
15. Konyaspor 33 36
16. Gaziantep FK 33 34
17. Karagümrük 33 33
18. Hatayspor 33 33
19. Pendikspor 33 30
20. İstanbulspor 33 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 31 69
2. Göztepe 31 63
3. Ahlatçı Çorum FK 31 55
4. Sakaryaspor 31 54
5. Bodrumspor 31 52
6. Kocaelispor 31 52
7. Bandırmaspor 31 47
8. Boluspor 31 47
9. Gençlerbirliği 31 47
10. Erzurumspor 31 42
11. Ümraniye 31 37
12. Manisa FK 31 36
13. Keçiörengücü 31 36
14. Şanlıurfaspor 31 34
15. Tuzlaspor 31 33
16. Adanaspor 31 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 31 7
Takımlar O P
1. Arsenal 34 77
2. M.City 33 76
3. Liverpool 34 74
4. Aston Villa 34 66
5. Tottenham 32 60
6. M. United 33 53
7. Newcastle 33 50
8. West Ham United 34 48
9. Chelsea 32 47
10. Bournemouth 34 45
11. Brighton 33 44
12. Wolves 34 43
13. Fulham 34 42
14. Crystal Palace 34 39
15. Brentford 34 35
16. Everton 34 33
17. Nottingham Forest 34 26
18. Luton Town 34 25
19. Burnley 34 23
20. Sheffield United 34 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 32 81
2. Barcelona 32 70
3. Girona 32 68
4. Atletico Madrid 32 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 32 51
7. Real Betis 32 48
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 32 42
10. Getafe 32 40
11. Osasuna 32 39
12. Sevilla 32 37
13. Las Palmas 32 38
14. Deportivo Alaves 32 35
15. Rayo Vallecano 32 34
16. Mallorca 32 31
17. Celta Vigo 32 31
18. Cadiz 32 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 32 14