Manisa'da Bugün
2015-02-19 01:51:31

REJİM DEĞİŞİKLİĞİ

19 Şubat 2015, 01:51

 TBMM’de görüşülmeye başlanan iç güvenlik yasa paketi, sıradan bir yasa paketi olmayıp, demokratik rejimi, hukuk devletini ortadan kaldıracak baskıcı bir düzenin yasallaştırılma çabasıdır.


Kamuoyunda “İç Güvenlik Paketi” olarak anılan Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; insan hak ve özgürlüklerinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve uygulamaları ile bağdaşmayacak ölçüde kısıtlanmaları sonucunu doğuracak şekilde keyfiliğe kapı aralayacak olup; yöneticilere her türlü muhalif düşünce ve eylemleri demokratik olmayan yöntemlerle baskılama imkânı ve fırsatı verecek niteliktedir. Bu paketle varılacak yer demokrasi değil, siyasi iktidara muhalif duruş sergileyen, hatta öneri getirmeye teşebbüs eden vatandaşların bastırıldığı, hapsedildiği farklı bir rejimdir. Paket, bizi, Cumhuriyet’in ilk gününden itibaren hedeflediği demokrasi idealinden biraz daha uzaklaştırmakta, farklı bir rejimin yapı taşlarını döşemektedir.


“İç Güvenlik Paketi” Kanun Tasarısı'nın en önemli özelliği kolluk yetkilerinin genişletilmekte oluşudur. Tasarı ile kolluğa, mevcut düzenlemelere göre geniş yetkiler verilmektedir. Kolluk yetkilerinin genişlemesi esasen olağanüstü hal rejimlerinde görülür. Olağan zamanlarda kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanması açısından yeterli olan kolluk yetkileri, olağanüstü hal durumlarında genişler. Anayasa’ya göre ilan edilmiş herhangi bir olağanüstü hal rejimi söz konusu olmamakla birlikte, Tasarı’da, kolluğa olağanüstü hal rejimlerini hatırlatan yetkiler verilmesi öngörülmektedir. Yani hukuki bir olağanüstü hal rejimi mevcut değilken fiili bir olağanüstü hal durumu yaratılmaktadır.


Özellikle İl İdaresi Kanunu’na eklenmesi öngörülen hükümler ile, ceza muhakemesinin soruşturma evresinde adeta ikinci bir yetkili makam yaratılmaktadır. Bu çerçevede, ilde vali ilçede kaymakamın, “suçun aydınlatılması ve suç faillerinin bulunması” için gereken acele tedbirlerin alınması hususunda emir vermesi, kamu kurumlarının araç olanak ve çalışanlarından yararlanması ile ilgili düzenlemelerin öngörüldüğü 7. madde, soruşturma evresini iki başlı hale getirecektir. “Suçun aydınlatılması” esasen “bir suçun işlenip işlenmediği, işlendiyse kim ya da kimler tarafından işlendiği” sorularını yanıtlamaya yönelen ceza muhakemesi kapsamındaki bir faaliyettir. Soruşturma evresinde yetkili makam Cumhuriyet savcılığıdır. Önleyici kolluk faaliyeti suç öncesi aşamaya ilişkindir ve suçun işlenmesini engellemek amacına yönelik olup, idarenin görevine girer. Buna karşılık, suç sonrası faaliyetleri kapsayan ceza muhakemesi adli fonksiyon içindedir. Soruşturma evresi adli makamlar tarafında yürütülür ve yönetilir. Düzenleme, adli bir fonksiyonun idare tarafından ele geçirilmesi anlamına gelmektedir. Söz konusu düzenleme girişimi, Adli Kolluk Yönetmeliği’nde 2013 yılı Aralık ayında yapılan ve daha sonra Danıştay tarafından yürütülmesi durdurulan değişikliklere paraleldir. Hatırlanacağı gibi, Danıştay tarafından, idarenin itirazlarına karşın, yürütülmesi durdurulan hükümler arasında, kolluğun soruşturma evresindeki adli olayları ve bilgileri mülki amire derhal bildirmesinin öngörüldüğü düzenleme de vardır. Kolluğun, asıl ve gerçek idari üstü olan mülki amirler karşısında savcıyla ilişkisine oranla emre daha açık durumda bulunacağı kuşkusuzdur. Belki de bu nedenle soruşturma evresinin asıl etkili makamı mülki amir olacaktır. Bu gelişmeler, adli makamlara güven duyulmadığı, adli fonksiyonun, idarenin eşliğinde ya da denetiminde yerine getirilmesinin tercih edildiği izlenimi yaratmaktadır.


 Hukuk devletinde olamayacak ve anayasaya açıkça aykırı düzenlemeler öngören bu paketle birlikte;


-Bireyler, yargı güvencesinden tamamen yoksun olarak korumasız hale gelecek, hak ve özgürlükler iktidarın, idarenin ve polisin insafına terk edilecektir.


-Yargı kararı olmadan mülki amirler ve polis amirlerinin emri ile istenilen kişinin 48 saat boyunca telefonları dinlenebilecek, kişilerin üstü, eşyası ve aracı aranabilecek, herkes fişlenebilecektir.


-Anayasaya aykırı olarak yargı yetkisi idareye devredilecek, hakim ve savcılar devre dışı bırakılacak, mülki amirler ve polis, hakim-savcı konumuna gelecektir.


-Polis ile yurttaş karşı karşıya gelecek, sonuçları kestirilemeyecek toplumsal gerginlik ve patlamaların fitili ateşlenecektir.


Şimdi, Ülkede birlik, Ülküde birlik demenin zamanıdır. Sen olursan başarırız, Sen olursan kazanırız, Sen olursan kurtarırız !..


Şair’in dediği gibi;


Kırılır da bir gün bütün dişliler, 
Döner şanlı şanlı çarkımız bizim. 
Gökten bir el yaşlı gözleri siler. 
Şenlenir evimiz barkımız bizim. 

Yokuşlar kaybolur çıkarız düze. 
Kavuşuruz sonu gelmez gündüze. 
Sapan taşlarının yanında füze, 
Başka âlemlerle farkımız bizim. 

Kurtulur dil, tarih, ahlâk ve iman. 
Görürler nasılmış neymiş kahraman. 
Yer ve gök su vermem dediği zaman, 
Her tarlayı sular arkımız bizim. 

Gideriz nur yolu izde gideriz. 
Taş bağırda, sular dizde, gideriz. 
Birgün akşam olur, biz de gideriz. 
Kalır dudaklarda şarkımız bizim. (N. Fazıl Kısakürek)

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.