Manisa'da Bugün
2015-01-21 13:18:59

Sen herkesi kör âlemi sersem mi sanırsın?‏

21 Ocak 2015, 13:18

Toplumda işsizlik, ekonomik durgunluk, yolsuzluk, sosyal patlamalar ve temel hakların ve hürriyetlerin kısıtlanması gibi çok daha temel konuların gündemi oluşturması gerekirken kamuoyunun, daha hassas olduğu güvensizlik ve terör korkusuyla gerçek gündemi perdelenmektedir. Böylece güvenlikçi politikalar gündemin ana konusuymuş gibi gösterilerek adeta “cambaza bak” taktiği çerçevesinde oluşturulan yapay gündemlerle, yaklaşan genel seçimler öncesi, kamuoyunun istenilen yönde kanalize etme girişimlerinin ağırlık kazanacağı görülmektedir.

“Çözüm Süreci” adı altında yürütülen müzakere süreciyle birlikte, yıllarca kan ve terörden beslenen bölücü terör örgütünün ve liderinin Kürtlerin yegâne temsilcisi konumuna oturtularak muhatap alınması, dökülen binlerce kanın sorumlusu olduğu için ömür boyu hapse mahkum edilen terör örgütü liderinin tahliyesinin konuşulması ve bu süreçte terör örgütünün birçok alanda kazanımlar elde ettiği izleniminin gelişmesi, diğer terör örgütlerinin de eylemlerini artırmak suretiyle farklı kazanımlar elde etme arayışına girebilecekleri değerlendirilebilir. Bu durum sadece terör örgütleri açısından değil, hukuksuzlukların ve kanunsuzlukların karşılıksız kaldığı hatta ödüllendirildiği algısının vatandaş nezdinde de oluşmasına neden olacaktır. Devlet otoritesinin sarsıldığı bu ortamda, kendi imkânlarıyla hak arayışının güçleneceğini söylemek mümkündür. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde sokakların asayiş yönünden de güven telkin etmeyeceği öngörülebilir.

Parlamenter sistemde Cumhurbaşkanı Devletin başıdır ve tarafsızlığı asıldır. Yasama ve yürütme üzerinde sembolik yetkilere sahip olan cumhurbaşkanı yürütmenin başı gibi hareket etmeye başladığında fiili olarak parlamenter sistem ortadan kalkacaktır. Bakanlar Kuruluna Başkanlık etme yetkisi Anayasa ile tanınmış olsa bile bu bir istisnadır, asıl olan yürütmenin başı olan başbakanın Bakanlar Kurulunu toplamasıdır. Bakanlar kuruluna başkanlık etme Cumhurbaşkanının görevi değil ona tanınmış istisnai bir yetkidir. Bu yetkinin kullanılmasının mutat hale getirilmesi hükümet sistemiyle olan uyuşmazlığı derinleştirilecektir. Cumhurbaşkanının seçim öncesi ve sonrası yaptığı açıklamalara bakıldığında bu yetkinin istisna olarak değil, “sonuna kadar” kullanılacağı anlaşılmaktadır.

Yasama, yürütme ve yargının en üst makamlarında görev yapan kişilerin içinde yer aldıkları ilişkiler sonucu nüfuz alanlarının oldukça geniş olduğu bir gerçektir. Bu üst düzey kamu görevlilerini genel mahkemeler dışında özel bir mahkeme tarafından yargılama anlayışı benimsenmiştir. Bunu yaparken de devlet iktidarını kullanan bu üst düzey kamu görevlilerini yargılama makamında olanların bu tür davalarda etki altında kalmadan karar verebilmeleri için “Yüce Divan” gibi daha yüksek dereceli ve olabildiğince etkiden uzak yargı organlarında yargılama yapılmasının daha doğru ve adil olacağı amacından hareket edilmiştir.

Cumhuriyet tarihinde geçmişten günümüze pek çok kişi (Başbakan, Bakan, Yargıtay Üyesi) Yüce Divan’da (Divanı Ali) yargılanmıştır. Bunların bir kısmı mahkumiyetle sonuçlanırken bir kısmı da beratla sonuçlanmıştır. Örneğin, Koray Aydın yargılanmış ve beraat etmiştir.

Ülkede yaşananlar Ziya Paşa’nın ünlü Terkib-i Bend’indeki sekizinci bölümü anımsattı... 

Şu meşhur “Sen herkesi kör âlemi sersem mi sanırsın” dizesinin geçtiği bölümü.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.